gönderen sleons33 » 01 Eyl, 12:24
DoGuKAN yazdı:sleons33 yazdı:Nefs-i Emmaresini terbiye etmeden astral seyahat yapanların çoğu istidrac ehline girer....
Burayı Anlamadım?
Kerametin bir benzeri, hatta aynı gibi görünen istidraç , kâfirlerin ya da takva, zühd , ihlâs gibi hallerle alakası olmayan müslümanların eliyle gerçekleşen meş'um , uğursuz bir fevkalâdeliktir. Bu, Allah'ın istidraç sahiplerine daha fazla azıtıp sapıtmaları ve böylece helâk olmaları için kurduğu bir tuzak ( mekr -i ilâhi), nimet şeklinde gösterdiği bir musibettir.
İstidraç sahiplerinin bir bölümü insanlardan kaçarak çile odasında açlık, susuzluk gibi eğitimlerle kalplerini değil de nefslerini temizleyip parlatırlar. Kalpleri yine zulmet içinde kalmaya devam eder. Sonra derece derece azap ve felakete sürüklenirler. Cisim, madde, insan gibi yaratıklar hakkında gaybî bilgiler verirler. Bir çoğunda isabet de ederler. Hatta din, tevhid , ilâhiyat konularında içlerine doğan şeyleri söyler ve yazarlar.
Hint fakirleri, Uzakdoğu rahipleri ve eski Yunan filozoflarında bu kabil bilgilere çokça rastlamak mümkündür. Fakat isabet dahi etseler, iman etmeden, itikat ve amellerini düzeltmeden Hak Tealâ Hazretleri ile aralarındaki perde kalkmaz. Felaketten kurtulamazlar.
İmam-ı Rabbanî Hazretleri'nin buyurduğu üzere, müslüman dahi olsa, Allah'ın emirlerinden, Ehl -i Sünnet itikadından kıl kadar ayrılan kimselerde görülen bütün haller ve zevkler istidraçtır .
Ne yazık ki, cahil insanlar, Allah Tealâ'dan haber veren hakiki marifet sahibi velîlerden ziyade, böyle ahmakların peşine düşerler. İçinden geçenleri kendilerine haber veren, geçmişteki gizli sırlarından, hatta günahlarından bahseden adamları seçilmiş velî kullardan zannederler. Onların keramete benzeyen bazı tasarrufları karşısında hayret ve dehşete düşerler. Hakikatten haber verenlere ise dönüp bakmazlar. Derler ki: "Bunlar, dedikleri gibi evliya olsalardı, bizim hallerimizden, bilinmeyenden haber verirlerdi. Böyle basit şeyleri bilmeyen kimse, daha yüksek olan şeyleri nasıl bilebilir?" Bu bozuk ölçüleri ile evliyaya inanmazlar, doğru sözü işitmezler. Böylece istidraç sahibi fasıklarla birlikte helâk olur giderler.
Ne yazık ki, dindar hatta sofi geçinenlerin arasından da zaman zaman bu gibi tipler çıkmakta, menfaat veya egolarını tatmin etmek için etrafındaki insanları iğfal etmektedirler(ayartmaktadırlar). Üstelik çocuğun elindeki topaç gibi şeytanın elinde oyuncak olmalarına rağmen kendilerini evliya zannetmektedirler. Aylar, yıllar sonra çevrelerindeki insanlar ayılıp kendilerine geldiklerinde ise, iş işten çoktan geçmiş olmaktadır. Maddi manevi yığınla zarar gören bu zavallılardan bir çoğunun imanları dahi gitmektedir.
[quote="DoGuKAN"][quote="sleons33"]Nefs-i Emmaresini terbiye etmeden astral seyahat yapanların çoğu istidrac ehline girer....[/quote]
Burayı Anlamadım?[/quote]
Kerametin bir benzeri, hatta aynı gibi görünen istidraç , kâfirlerin ya da takva, zühd , ihlâs gibi hallerle alakası olmayan müslümanların eliyle gerçekleşen meş'um , uğursuz bir fevkalâdeliktir. Bu, Allah'ın istidraç sahiplerine daha fazla azıtıp sapıtmaları ve böylece helâk olmaları için kurduğu bir tuzak ( mekr -i ilâhi), nimet şeklinde gösterdiği bir musibettir.
İstidraç sahiplerinin bir bölümü insanlardan kaçarak çile odasında açlık, susuzluk gibi eğitimlerle kalplerini değil de nefslerini temizleyip parlatırlar. Kalpleri yine zulmet içinde kalmaya devam eder. Sonra derece derece azap ve felakete sürüklenirler. Cisim, madde, insan gibi yaratıklar hakkında gaybî bilgiler verirler. Bir çoğunda isabet de ederler. Hatta din, tevhid , ilâhiyat konularında içlerine doğan şeyleri söyler ve yazarlar.
Hint fakirleri, Uzakdoğu rahipleri ve eski Yunan filozoflarında bu kabil bilgilere çokça rastlamak mümkündür. Fakat isabet dahi etseler, iman etmeden, itikat ve amellerini düzeltmeden Hak Tealâ Hazretleri ile aralarındaki perde kalkmaz. Felaketten kurtulamazlar.
İmam-ı Rabbanî Hazretleri'nin buyurduğu üzere, müslüman dahi olsa, Allah'ın emirlerinden, Ehl -i Sünnet itikadından kıl kadar ayrılan kimselerde görülen bütün haller ve zevkler istidraçtır .
Ne yazık ki, cahil insanlar, Allah Tealâ'dan haber veren hakiki marifet sahibi velîlerden ziyade, böyle ahmakların peşine düşerler. İçinden geçenleri kendilerine haber veren, geçmişteki gizli sırlarından, hatta günahlarından bahseden adamları seçilmiş velî kullardan zannederler. Onların keramete benzeyen bazı tasarrufları karşısında hayret ve dehşete düşerler. Hakikatten haber verenlere ise dönüp bakmazlar. Derler ki: "Bunlar, dedikleri gibi evliya olsalardı, bizim hallerimizden, bilinmeyenden haber verirlerdi. Böyle basit şeyleri bilmeyen kimse, daha yüksek olan şeyleri nasıl bilebilir?" Bu bozuk ölçüleri ile evliyaya inanmazlar, doğru sözü işitmezler. Böylece istidraç sahibi fasıklarla birlikte helâk olur giderler.
Ne yazık ki, dindar hatta sofi geçinenlerin arasından da zaman zaman bu gibi tipler çıkmakta, menfaat veya egolarını tatmin etmek için etrafındaki insanları iğfal etmektedirler(ayartmaktadırlar). Üstelik çocuğun elindeki topaç gibi şeytanın elinde oyuncak olmalarına rağmen kendilerini evliya zannetmektedirler. Aylar, yıllar sonra çevrelerindeki insanlar ayılıp kendilerine geldiklerinde ise, iş işten çoktan geçmiş olmaktadır. Maddi manevi yığınla zarar gören bu zavallılardan bir çoğunun imanları dahi gitmektedir.