Peygamberler, Telekinezi ve Telepati
- TurkishElectric
- Mesajlar: 22
- Kayıt: 17 Oca, 22:57
- Yaşadığınız İl: 34 İstanbul
- Burcunuz: Kova Burcu: 22 Ocak-19 Şubat
- Cinsiyetiniz: Erkek
Re: Peygamberler,Telekinezi ve Talapati
Telepati 19.yüzyılda keşfedilmişti sanırım?
Telekineziyi su niyetler icin yapiniz
"Telekinezi bir sacmalik" diyenlere meydan okuyarak onlara telekinezinin gercek oldugunu anlatmak icin
bir hobi olarak
hayatınız kolaylassin diye
"Telekinezi bir sacmalik" diyenlere meydan okuyarak onlara telekinezinin gercek oldugunu anlatmak icin
bir hobi olarak
hayatınız kolaylassin diye
- PsycCix
- Mesajlar: 60
- Kayıt: 09 Ağu, 20:25
- Yaşadığınız İl: 34 İstanbul
- Burcunuz: Aslan Burcu: 23 Temmuz-22 Ağustos
- Cinsiyetiniz: Erkek
Re: Peygamberler,Telekinezi ve Talapati
Paylaşım için teşekkürler . Bana göre haklısın . Sizlere Hz Hızır'ı araştırmanızı öneririm .
Destiny is all
-
- Mesajlar: 144
- Kayıt: 24 Tem, 18:07
- Yaşadığınız İl: 78 Karabük
- Burcunuz: Başak Burcu: 23 Ağustos-22 Eylül
- Cinsiyetiniz: Erkek
Re: Peygamberler,Telekinezi ve Talapati
Dayanamayacagım ama kardeşlerim hepimizin bir cahillik dönemi var bilmemek ayıp degil ögrenmemek ayıptır.Ama bilmeden konuşmayalım.Lutfen mucizeleri böyle şeylere benzzetmeyin bu kufre dogru gider yapmayın. bu telekineziyi bir kafirde yapıyor.Dusunun... vede İSTİDRAÇ KAVRAMINI İYİCE BİR ARAŞTIRIN
- PsycCix
- Mesajlar: 60
- Kayıt: 09 Ağu, 20:25
- Yaşadığınız İl: 34 İstanbul
- Burcunuz: Aslan Burcu: 23 Temmuz-22 Ağustos
- Cinsiyetiniz: Erkek
Re: Peygamberler,Telekinezi ve Talapati
Bak kardeşim senin bizlere cahil demeye hakkın yok. Eğer bizi cahil olarak görüyorsan bize doğruyu delillerle kanıtla.Ben Peygamberlerimizin yaptığı kinezidir demiyorum tabiki onlar mucize ama onlarda bizler gibi insandı. (Bizlerden Allah'a yakınlık olarak çok üstün ). Benim söylemek istediğim Allah'ın rızası yolunda bu gibi mucizelerin ufak olanlarını yapabileceğimizdir.Tabiki bu her insanın harcı değil ama bana göre yapabiliriz.Bizleri dinden uzaklaştırdılar ve bu mucizeler bizlere masal gibi gelmeye başladı. Eğer benim fikrimi yanlış buluyorsan bana doğruyu göster.teleman yazdı:Dayanamayacagım ama kardeşlerim hepimizin bir cahillik dönemi var bilmemek ayıp degil ögrenmemek ayıptır.Ama bilmeden konuşmayalım.Lutfen mucizeleri böyle şeylere benzzetmeyin bu kufre dogru gider yapmayın. bu telekineziyi bir kafirde yapıyor.Dusunun... vede İSTİDRAÇ KAVRAMINI İYİCE BİR ARAŞTIRIN
Destiny is all
- MedianZ
- Mesajlar: 60
- Kayıt: 19 Oca, 04:28
- Yaşadığınız İl: 16 Bursa
- Burcunuz: Oğlak Burcu: 22 Aralık-21 Ocak
- Cinsiyetiniz: Erkek
Re: Peygamberler,Telekinezi ve Talapati
PsycCix çok doğru söylüyorsun dinden uzaklaştırdılar ve bu gibi mucizeler masal gibi gelmeye başladı. Ama eskiden yaşayan insanların bi yaşantılarına bakın sadece peygamberlerde yok bu mucizeler birçok insan Allah yolunda Allah'ın onlara verdiği mucizelerle yaşamış.
İçimizde bir maden var fakat onu işlemedikçe değerli hale getiremeyiz...
-
- Mesajlar: 144
- Kayıt: 24 Tem, 18:07
- Yaşadığınız İl: 78 Karabük
- Burcunuz: Başak Burcu: 23 Ağustos-22 Eylül
- Cinsiyetiniz: Erkek
Re: Peygamberler,Telekinezi ve Talapati
Ben size cahil demedim kardeşim hepimizin en çokta dini olarak birçok bilgi eksikligi var dedim bilmeden konuşmayalım dedim. BU DÖnemde birçok insan MUCİZEYİ ASLININ DIŞINDA KULLANIYOR.Bazı olaylara Mucize diyorlar vede En kötusu YARATMAK kelimesini kullanıyorlar halbuki dinimizde ''Mucize, yalnız Peygamberde hasıl olur. Başkasında hasıl olmaz. Herhangi bir kimseyi övmek için (Mucize yaptı) demek, (Mucize olarak kurtuldu) demek, Onun Peygamber olduğunu söylemek olur. Bunda niyete bakılmaz söze bakılır. Herhangi bir kimseye peygamber demek küfür olur. Söyleyenin imanı gider. Allahü teâlâdan başkasına yaratıcı demek, (falanca yarattı) demek de böyledir. Müslümanlar, böyle tehlikeli şeyler söylememelidir.'' buyuruluyor.
Geniş Bilgi
Sual: Mucize ve kerameti inkâr eden kâfir olmaz mı?
CEVAP
Mucizeyi de kerameti de yaratan Allah’tır. Bunu inkâr eden kâfir olur.
Mucize, peygamber olduğunu söyleyen kimsenin, doğru söylediğini bildiren şeydir.
Mucizeyi Allahü teâlâ yaratmaktadır. Her şeyi Allahü teâlâ yaratmaktadır. Allahü teâlâdan başka yaratıcı yoktur. Şu kadar ki, bu dünyanın ve dünya işlerinin düzgün olması için, Allahü teâlâ, her şeyin yaratılmasını sebeplere bağlamıştır. Bir şeyin yaratılmasını isteyen kimse, o şeyin sebebini kullanır. Sebeplerin çoğu, düşünmekle, tecrübe ile, hesapla bulunacak şeylerdir. Bir şeyin sebebi yapılınca, Allahü teâlâ, o şeyi, dilerse yaratır. Mucize ve keramet böyle değildir. Allahü teâlâ bunları sebepsiz olarak, harika olarak yaratır. Sebebe yapışmak, Allahü teâlânın âdetine uymaktır. Allahü teâlânın sebepsiz yaratması, âdetin haricine çıkmak olur, harika olur.
Mucize, yalnız Peygamberde hasıl olur. Başkasında hasıl olmaz. Herhangi bir kimseyi övmek için (Mucize yaptı) demek, (Mucize olarak kurtuldu) demek, Onun Peygamber olduğunu söylemek olur. Bunda niyete bakılmaz söze bakılır. Herhangi bir kimseye peygamber demek küfür olur. Söyleyenin imanı gider. Allahü teâlâdan başkasına yaratıcı demek, (falanca yarattı) demek de böyledir. Müslümanlar, böyle tehlikeli şeyler söylememelidir.
İnsanların bütün işleri, âdet-i ilâhiyye içinde meydana gelir. Allahü teâlâ, âdetini bozarak, sebepsiz şeyler de yaratır. Bunlar Peygamberlerden meydana gelirse Mucize, evliyadan meydana gelirse Keramet, diğer müminlerden meydana gelirse Firaset, fâsıklardan meydana gelirse İstidrac, kâfirlerden zuhur ederse Sihir denir.
Kur’an-ı kerim ve Harikalar
Her müslümanın Kur’an-ı kerime inanması şarttır. Bir âyetinden bile şüphe eden müslüman olamaz. Kur’an-ı kerimde birçok mucize ve keramet bildirilmiştir. Mesela:
Hazret-i Davud’un elinde demir, hamur gibi yumuşardı. (Sebe 10)
Cinler, kuşlar ve rüzgar Hazret-i Süleyman’ın emrinde idi. Erimiş bakır sel gibi aktı. (Sebe 12, Neml 17)
Dağlar ve kuşlar Hazret-i Davud’a boyun eğdi. (Enbiya 79)
Hazret-i İbrahim’i ateş yakmadı. (Enbiya 69)
Hazret-i İbrahim’in kestiği dört kuş dirildi. (Bekara 260)
Hazret-i Yunus’u balık yuttuğu halde, zarar gelmeden kurtuldu. (Saffat 139-145)
Firavun, Hazret-i Musa’ya, (Peygamberlik sözünde doğru isen haydi bir mucize göster) demişti. Hazret-i Musa da, asasını yere bırakınca, hemen bir ejderha oluverdi. (Araf 106)
Hazret-i Musa’nın asası yılan olup, sihirbazların sihrini bozarak, gösterdikleri şeyleri yuttu (Taha 69) [Kâfirlerin sihir ile harika şeyler yaptığı bu âyetten de anlaşılmaktadır.]
Hazret-i İsa beşikte iken konuştu. Elindeki çamurdan şekle üfleyince, canlı kuş oldu. Körleri iyi etti. Ölüleri diriltti. (Maide 110, A. İmran 49)
Hazret-i Zekeriya, Hazret-i Meryem’in yanında yazın kış, kışın ise yaz meyveleri görürdü. (A.İmran 37)
Hazret-i Süleyman’ın veziri Asaf, iki aylık mesafedeki Belkıs’ın tahtını, göz açıp kapayıncaya kadar getirdi. Hazret-i Süleyman, (Bu Rabbimin bir lütfudur) dedi. (Neml 40) [Hazret-i Süleyman’ın veziri peygamber olmadığı halde, bu kerameti göstermiştir.]
Eshab-ı kehf, yiyip içmeden, 309 yıl uykuda kaldıktan sonra uyanmışlardır. Kur’an-ı kerimde bu olay için, (İşte bu, Allah’ın âyetlerinden [kudretini gösteren delillerden biri]dir) buyuruldu. (Kehf 17)
Hazret-i Hızır’ın harikası, sepetteki pişmiş ölü balık canlandı. (Kehf 63) [Bazı âlimlere göre Hazret-i Hızır, nebi değil velidir. Veli ise, gösterdiği harikalar mucize değil keramettir.]
Ay ikiye ayrılınca, kâfirler, Resulullah için (Bize sihir yaptı) dediler. (Kamer 1,2)
Resulullah, Mescid-i Aksaya ve bilinmeyen yerlere bir anda gidip geldi. Mirac hadisesi. (İsra 1)
Mucizeler de Allah tarafından meydana gelir, fakat kâfirler inanmaz. (Enam 25, 109)
Peygamberlerin, elinde meydana gelen mucizelerin yaratıcısı da Allahü teâlâdır. (Hazret-i İsa, ölüleri diriltirdi) demekle ona yaratıcılık vasfı verilmiş olmuyor. Yine Allah yaratıyor. Nitekim, Allahü teâlâ, peygamberlerine verdiği mucizeleri bildirdikten sonra (Bunları yapan biziz) buyuruyor. (Enbiya 79)
Cin suresinin son âyetlerinin tefsirinde (Allahü teâlâ bazı gaibleri, gizli sırları peygamberlerine bildirir, onların gaibden haber vermeleri mucizedir) buyuruluyor. (Medarik)
Hazret-i Ali anlatır:
Resulullah efendimizle gezerken rastladığımız her ağaç ve her taş, (Esselamü aleyke ya Resulallah) derdi. (Tirmizi)
Bir köylü, yakaladığı keleri Peygamber efendimize göstererek, (Bu hayvan senin peygamberliğini tasdik etmedikçe, inanmam) dedi. Keler de, şehadet etti. (Beyheki)
Birçok deve ve geyik konuşup Peygamberimizi tasdik etmiştir. (Nesai)
Bir çoban, bir kurdun konuştuğunu duyunca hayret etti. Kurt, çobana, (Ey çoban, Muhammed aleyhisselam hak peygamberdir) dedi. Çoban, Resulullahın huzuruna gelip, kurdun söylediklerini anlatınca, (Kurt doğru söyledi, hayvanların konuşması kıyamet alametidir) buyurdu. (Taberani)
Resulullahın gelecekten haber veren çok mucizesi vardır. Mesela halife olacak zatlara, (Emir olunca şöyle yap) ve (Benden sonra, Ebu Bekir’e ve Ömer’e uyun) buyurmuştur. (Tirmizi)
Abdülgani Nablüsi hazretleri buyurdu ki:
(Evliyalığı inkâr etmek, dinin bir hükmünü inkâr etmek gibi küfürdür. Evliya ve Peygamber, ne kadar yüksek olursa olsun kuldur. Hârika, keramet hasıl olmasında, kulların hiç tesiri yoktur. Her şeyi yalnız Allahü teâlâ yaratmaktadır. Ancak Allahü teâlâ, Peygamberlerini ve evliyasını başka kullarından üstün tutmuş, başkalarına vermediği keramet ve mucize gibi harikaları, nimetleri bu zatlara ihsan etmiştir.) (Hadika)
Not: Daha Geniş bilgi için Vehhabilik maddesinde, (Mucize ve Keramet haktır) kısmına bakınız. Kaynak :http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=417
Geniş Bilgi 2
Mucize
Sözlükte; aciz bırakan, yapılması insan gücünün üstünde olan şey demektir.
Terim olarak ise; peygamber olan insanların peygamberliklerini ispat etmeleri için Allah’ın izni ile göstermiş oldukları hârikulâde (olağanüstü) şeylere mucize denir.
Kur’an-ı Kerim’de, mucizeye çok defa “âyet” denmektedir. Âyet; belli olan bir alâmet, bir şeyi belli eden bir işarettir. Bu kelimenin, hem ilahî bir haberi (Kur’an’ı) ifade için, hem de onun isbatı için kullanılması, mühim bir esasa işarettir. O da; ilahî bir tebliğ olan Kur’an’ın, hak ve doğru olduğuna bizzat kendisinin en kuvvetli bir delil olmasıdır. Nitekim Peygamberimiz’in en büyük mucizesi, Kur’an-ı Kerim’dir.
Mucize, gerçekte bilinen tabiat kanunları ve âdetler dışı fevkalâde bir olaydır. Allah Teala, peygamber olarak seçtiği zâtı tasdik ve peygamberlik iddiasını te’yid için, onun elinde fevkalâde bir şey gösterir. İşte bu, onun peygamberliğini isbat eden bir delil, bir mucizedir.
Mucizenin Şartları
1) Mucize, Allah’ın fiilidir. Yani mucizeyi Allah, peygamberin elinde yaratır, yoksa peygamberin kendisi mucizeyi meydana getiremez.
2) Mucize, peygamberin istediği şekilde gerçekleşir onun isteğine ters meydana gelmez.
3) Mucize, harikulade (olağanüstü) bir şeydir. Yani tabiat kanunlarının üstündedir.
4) Mucizeyi peygamber olan insanlar haricinde hiç kimse gösteremez.
5) Mucizenin bir benzerini meydana getirmek imkânsızdır.
Peygamberlerin Mucize Göstermesi Akla Ters Değildir
Mucize göstermenin aklen mümkün olduğuna en açık delil; Allah Teala’nın her şeye kaadir olmasıdır. Kâinata, yer ve göklere dikkatle bakılıp, onlardaki incelik, güzellik, şaşmaz nizam ve düzen seyredilince, herşeyin yaratıcısı olan Yüce Allah’ın, peygamberle-rini tasdik için her birinin elinde, ezelî ilim ve iradesine uygun olarak dilediği fevkalâde bir şey yaratmasının mümkün olduğu kolayca anlaşılır. Allah'a, kudret ve azametine inanan, mucizeye de, mucizelerin imkân dahilinde olduğuna ve gerçekleştiğine de, dolayısıyla peygamberliğe ve peygamberlere de inanır.
Bazı şahısların usul ve kaidelerini öğrenmek suretiyle yaptıkları sihir, bir nevi mucize sayılmaz. Çünkü sihir, bir insanın zâhiren maddî gücü dışında görünse de, insanın ruhî ve nefsî güç ve tâkatı dışında olan bir hâdise vasfında değildir. Zira öyle olsaydı, öğrenilemez ve bir meslek haline getirilemezdi. Mucize ise, insanların her türlü güçleri dışında kalan, çalışılarak elde edilemeyen ve ancak Allah Teala’nın iradesi ve verdiği güçle yapılan harikulâde bir olaydır. Sihir gibi kesbî değil; vehbîdir. Yani çalışılarak elde edilemez; Allah’ın lutuf ve ihsanıdır.
Bu bakımdan, kötü maksatlarla ve şerir kimseler tarafından öğrenilerek bir meslek ve geçim aracı haline getirilen sihirbazlık, haram kılınmış ve büyük günahlardan sayılmıştır. Çalışılarak elde edilen sihirbazlıkla yapılan sihirlerde bulunan şartlar, yani; meydan okumak (tahaddî) ve insanları benzerini yapmakta âciz bırakmak ve peygamberlik iddiası mevcut değildir. Bu bakımdan sihir, mucizeye benzemez, kuvvetini zayıflatmaz ve mucizelerin peygamberliğe delaletini iptal eden bir engel teşkil etmez.
Enteresan bir olay olduğunda, “bir mucize gerçekleşti” , “mucize olay” gibi, ancak peygamberler eliyle meydana gelen mucize’nin diğer olaylar için kullanılması, herhangi bir insanın mucize göstermesi gibi sakat ifadeler, akideyi tehlikeye düşürecek elfâz-ı küfür cinsinden ve mutlaka kaçınılması icap eden büyük yanlışlardandır. Cahiliyyenin türettiği cahillerin bu tür cahilce sözlerini benimsememek ve kullanmamak şarttır.
Mucizeye Bir Örnek
İbn-i Ömer anlatıyor: Biz Allh’ın elçisi ile bir seferde idik. Evine giden bir arabiyi Peygamber (s.a.v) yanına çağırarak ona sordu:
- Ey arabi nereye gidiyorsun?
- Evime gidiyorum.
- Bir hayra gelir misin?
- Nedir o?
- ‘Allah’tan başka ilah yoktur. Muhammed Allah’ın elçisidir’, diye şehadet etmendir.
- Bu dediğinin doğruluğuna kim şehadet eder?
- Şu dikenli, iri ağaç.
Derenin kenarında olan ağaç yeri yararak geldi, Allah’ın elçisinin önünde durdu. Hz. Peygamber, üç defa şehadet getirmesini istedi. O da dediği gibi şehadet getirdi, sonra yerine döndü. Bu olaydan sonra o arabi kelime-i şehadeti söyleyerek müslüman oldu.
KERÂMET
Peygamberlik iddiasında bulunmayan, fakat dinin bütün emirleriyle tamamıyla amel eden, yasaklardan titizlikle kaçınan ve Allah'a ibadet ve tâatla, zühd ve takva ile yaklaşan bazı salih kimselerin elerinden çıkan harikalara (olağanüstülük) keramet denir.
İslam’ı eksiksiz yaşayan takva sahibi kimselerin keramet göstermesi, ehl-i sünnete göre haktır. Birçok hikmete binaen, bazı salih mü’minlere verilen bu ilahî lütuf, tâbi oldukları peygamberin mucizelerinin küçük bir yansıması, bir eseri sayılır. Peygamberimiz’in ümmeti içinde keramet göstermek, Rasül-i Ekrem’in dâvâsının doğruluğunun bir alâmeti olarak sayılmıştır. O yüzden klasik akaid kitaplarında, “keramet haktır; evliyanın keramet göstermesi caizdir" diye ifadeler yer alır. Veli, salih kul istediği zaman keramet gösteremez. Allah istediği zaman kerameti verir. Veli kul, veli olduğunu ispat etmek için keramet göstermek zorunda değildir.
Keramete Kur’an’dan Bazı Örnekler
Kur’an-ı Kerim’de; peygamber olmadıkları halde hârikulâde hallere ve güzel nimetlere kavuşan salih kimselerin kıssaları anlatılmıştır. Mesela, Hz. Meryem hakkında şu ayetlere rastlarız: “Bunun üzerine Rabbi onu (Meryem’i) güzel bir şekilde kabul etti ve yetiştirdi. Zekeriyya’yı da ona bakmaya memur etti. Zekeriyya ne zaman (Meryem’in bulunduğu) mihraba girdiyse, onun yanında bir yiyecek buldu: ‘Ey Meryem, bu sana nereden geliyor?’ dedi. O da, ‘Bu Allah tarafından geliyor. Şüphesiz ki Allah dilediğini hesapsız rızıklandırır’ dedi.” (Al-i İmran, 37) Burada üzerinde durulması gereken mesele şudur: Bu rızık, normal bir şekilde mi, yoksa hârikulâde bir yolla mı gelmektedir? Fahreddin Razi ve Alusi gibi çoğu müfessirler: “eğer hârikulâde bir yoldan gelmemiş olsaydı, bunun zikredilmesinin bir anlamı olmazdı”diyerek, bunun keramet olduğunu ifade etmişlerdir. “Rızık” kelimesinin ayette nekre olarak zikredilmesinin, rızkı ta’zime delalet ettiğini, yani alışılmışın ve beklenenin dışında bir rızık olduğuna işaret edildiğini belirtmişlerdir.
Hz. Süleyman (a.s.)’ın vezirlerinden birisinin, Saba kraliçesi Belkıs’ın tahtını, Yemen’den Filistin’e, göz açıp kapayıncaya kadar getirmesi hârikulâde bir bir hâdisedir. Neml suresi, 40. ayette anlatılan bu olayda bu vezirin, peygamber olmadığı (yani, olayın mucize ile izah edilemeyeceği) nass’la sabittir.
Yine Kehf suresinde “fetâ (genç yiğitler)” olarak vasıflandırılan ve tâğutî güçlere itaat etmemek için mağaraya sığınan kimselerin de peygamber olmadıkları bellidir. Ashab-ı Kehf olarak zikredilen bu gençlerin, 309 yıl süren uykusunu, ancak keramet ile izah etmek mümkündür. Kur’an’daki bu örneklerden başka, Sahih-i Buhari’de, Peygamberimiz’in haber verdiği bazı kerametler de sözkonusudur. (Bkz. S. Buhari, Kitabü’l- İcâra, 12, K. Enbiya, 48. Hz. Ömer’le ilgili meşhur kıssa da, yine ancak keramet ile izah edilir. Bir gün Hz. Ömer, caminin minberinde cuma hutbesini okurken, birdenbire konuyla alakalı olmayan bir cümle söyler:
-“Ey Sariye dağa tırmanın.”
Cemaat bu cümleden hiçbir şey anlamaz ve namaz kılınarak bitirilir. Hz. Ömer’in hutbe okuduğu sırada, binlerce kilometre ötelerde İranlılarla savaşmakta olan, komutanı Sariye’nin durumunu görmesi ve ona talimatta bulunması ve bu talimat sonunda da ordunun zafere ulaşması (El Acluni, Keşfu’l- Hafâ, c. 2, s. 380-381) Hz. Ömer’in bir kerameti kabul edilir.
Yalnız, kerametle ilgili bu örnekler, bu konunun çokça istismar edilmediği anlayışına götürmemelidir. Tarih boyunca ve günümüzde nice uydurmalar, efsane ve hurafeler, keramet maskesi takılarak ve bir şeyhin faziletine delil olarak zihinleri bulandırmıştır. Bu konuda dikkatli ve uyanık olmalıdır.
İRHÂSAT
İrhas: Peygamber olacak kimselerde, peygamberlik gelmeden önce görülen harikalara irhas denir. Peygamber olacak zâtın peygamber olarak gönderileceğine delalet eden bir hârikadır.
- 128 -
Hz. İsa’nın daha beşikte iken konuşması, Peygamber Efendimiz’e peygamberlik gelmeden önce taşların ve ağaçların O’na selam vermesi, çocukluğunda bile Hz. Peygamberimiz’i bir bulutun takip ederek gölge etmesi irhasata birer örnektir.
İSTİDRAC
Kâfir ya da fasık insanların ellerinden ortaya çıkan hârikalara istidrac denir. İstidrac kişinin gurur ve kibrini artırır, Allah’a şükretmeyi unutturur ve o şahsın azabının ziyadeleşmesine sebep olur.
Bu, Allah’ın o şahsa dalalet ve günaha devam ederek daha çok azaba müstahak olmasını temin hikmetine mâtuf bir nevi fırsat vermesidir. Bu gibi zâlim ve fâsık kimselerin dünyevî emellerine kavuşmaları, istek ve dualarının kabulü istidrac cinsinden-dir.
Şeytanın, kıyamete kadar kendisine müsaade edilmesi için yaptığı duanın kabul edilmesi, Firavun’un 400 yıl gibi uzun yıllar yaşayıp da başının bile ağrımaması istidraca birer örnektir.
İHÂNET (HİZLÂN)
Küfrü ve fıskı açık olan birtakım şahıslar elinde, arzularına aykırı olarak vukua gelen hârikalardır. Bu hale, ihanet veya hizlân adı verilir.
Bu tip şahıslar elinde zuhur eden menfi hârikalar, Allah’ın o şahsı yalanlamak ve rezil etmek maksat ve hikmetlerine mebnidir. Nitekim rivayete göre; peygamberlik iddiasına kalktığı için Müseylemetü’l-Kezzâb diye anılan yalancı bir sapık, mucize göstermek gayesiyle bir şahsın kör bulunan gözüne tükrüğünü sürünce, adamın o gözü açılacağı yerde, diğer gözü de kör olmuş.
Mucize ile Diğer Hârika Olaylar Arasındaki Fark
a- Mucize, ancak peygamberlik şerefine mazhar olan zevat tarafından ve iddialarına uygun olarak meydana gelir.
b- Mucize, çok defa halkın isteği üzerine izhar olunur. Bu esnada halka; “haydi, bir mislini de siz getirin” diye meydan okunur ve diğer insanlar bundan âciz kalır.
c- Mucize izhar eden peygamberler, her türlü kemâlât ile muttasıf birer ahlâk ve fazilet timsali kimselerdir.
Kaynak:http://www.goktepeliler.com/forums/muci ... 43707.html
Kolay Gelsin
Geniş Bilgi
Sual: Mucize ve kerameti inkâr eden kâfir olmaz mı?
CEVAP
Mucizeyi de kerameti de yaratan Allah’tır. Bunu inkâr eden kâfir olur.
Mucize, peygamber olduğunu söyleyen kimsenin, doğru söylediğini bildiren şeydir.
Mucizeyi Allahü teâlâ yaratmaktadır. Her şeyi Allahü teâlâ yaratmaktadır. Allahü teâlâdan başka yaratıcı yoktur. Şu kadar ki, bu dünyanın ve dünya işlerinin düzgün olması için, Allahü teâlâ, her şeyin yaratılmasını sebeplere bağlamıştır. Bir şeyin yaratılmasını isteyen kimse, o şeyin sebebini kullanır. Sebeplerin çoğu, düşünmekle, tecrübe ile, hesapla bulunacak şeylerdir. Bir şeyin sebebi yapılınca, Allahü teâlâ, o şeyi, dilerse yaratır. Mucize ve keramet böyle değildir. Allahü teâlâ bunları sebepsiz olarak, harika olarak yaratır. Sebebe yapışmak, Allahü teâlânın âdetine uymaktır. Allahü teâlânın sebepsiz yaratması, âdetin haricine çıkmak olur, harika olur.
Mucize, yalnız Peygamberde hasıl olur. Başkasında hasıl olmaz. Herhangi bir kimseyi övmek için (Mucize yaptı) demek, (Mucize olarak kurtuldu) demek, Onun Peygamber olduğunu söylemek olur. Bunda niyete bakılmaz söze bakılır. Herhangi bir kimseye peygamber demek küfür olur. Söyleyenin imanı gider. Allahü teâlâdan başkasına yaratıcı demek, (falanca yarattı) demek de böyledir. Müslümanlar, böyle tehlikeli şeyler söylememelidir.
İnsanların bütün işleri, âdet-i ilâhiyye içinde meydana gelir. Allahü teâlâ, âdetini bozarak, sebepsiz şeyler de yaratır. Bunlar Peygamberlerden meydana gelirse Mucize, evliyadan meydana gelirse Keramet, diğer müminlerden meydana gelirse Firaset, fâsıklardan meydana gelirse İstidrac, kâfirlerden zuhur ederse Sihir denir.
Kur’an-ı kerim ve Harikalar
Her müslümanın Kur’an-ı kerime inanması şarttır. Bir âyetinden bile şüphe eden müslüman olamaz. Kur’an-ı kerimde birçok mucize ve keramet bildirilmiştir. Mesela:
Hazret-i Davud’un elinde demir, hamur gibi yumuşardı. (Sebe 10)
Cinler, kuşlar ve rüzgar Hazret-i Süleyman’ın emrinde idi. Erimiş bakır sel gibi aktı. (Sebe 12, Neml 17)
Dağlar ve kuşlar Hazret-i Davud’a boyun eğdi. (Enbiya 79)
Hazret-i İbrahim’i ateş yakmadı. (Enbiya 69)
Hazret-i İbrahim’in kestiği dört kuş dirildi. (Bekara 260)
Hazret-i Yunus’u balık yuttuğu halde, zarar gelmeden kurtuldu. (Saffat 139-145)
Firavun, Hazret-i Musa’ya, (Peygamberlik sözünde doğru isen haydi bir mucize göster) demişti. Hazret-i Musa da, asasını yere bırakınca, hemen bir ejderha oluverdi. (Araf 106)
Hazret-i Musa’nın asası yılan olup, sihirbazların sihrini bozarak, gösterdikleri şeyleri yuttu (Taha 69) [Kâfirlerin sihir ile harika şeyler yaptığı bu âyetten de anlaşılmaktadır.]
Hazret-i İsa beşikte iken konuştu. Elindeki çamurdan şekle üfleyince, canlı kuş oldu. Körleri iyi etti. Ölüleri diriltti. (Maide 110, A. İmran 49)
Hazret-i Zekeriya, Hazret-i Meryem’in yanında yazın kış, kışın ise yaz meyveleri görürdü. (A.İmran 37)
Hazret-i Süleyman’ın veziri Asaf, iki aylık mesafedeki Belkıs’ın tahtını, göz açıp kapayıncaya kadar getirdi. Hazret-i Süleyman, (Bu Rabbimin bir lütfudur) dedi. (Neml 40) [Hazret-i Süleyman’ın veziri peygamber olmadığı halde, bu kerameti göstermiştir.]
Eshab-ı kehf, yiyip içmeden, 309 yıl uykuda kaldıktan sonra uyanmışlardır. Kur’an-ı kerimde bu olay için, (İşte bu, Allah’ın âyetlerinden [kudretini gösteren delillerden biri]dir) buyuruldu. (Kehf 17)
Hazret-i Hızır’ın harikası, sepetteki pişmiş ölü balık canlandı. (Kehf 63) [Bazı âlimlere göre Hazret-i Hızır, nebi değil velidir. Veli ise, gösterdiği harikalar mucize değil keramettir.]
Ay ikiye ayrılınca, kâfirler, Resulullah için (Bize sihir yaptı) dediler. (Kamer 1,2)
Resulullah, Mescid-i Aksaya ve bilinmeyen yerlere bir anda gidip geldi. Mirac hadisesi. (İsra 1)
Mucizeler de Allah tarafından meydana gelir, fakat kâfirler inanmaz. (Enam 25, 109)
Peygamberlerin, elinde meydana gelen mucizelerin yaratıcısı da Allahü teâlâdır. (Hazret-i İsa, ölüleri diriltirdi) demekle ona yaratıcılık vasfı verilmiş olmuyor. Yine Allah yaratıyor. Nitekim, Allahü teâlâ, peygamberlerine verdiği mucizeleri bildirdikten sonra (Bunları yapan biziz) buyuruyor. (Enbiya 79)
Cin suresinin son âyetlerinin tefsirinde (Allahü teâlâ bazı gaibleri, gizli sırları peygamberlerine bildirir, onların gaibden haber vermeleri mucizedir) buyuruluyor. (Medarik)
Hazret-i Ali anlatır:
Resulullah efendimizle gezerken rastladığımız her ağaç ve her taş, (Esselamü aleyke ya Resulallah) derdi. (Tirmizi)
Bir köylü, yakaladığı keleri Peygamber efendimize göstererek, (Bu hayvan senin peygamberliğini tasdik etmedikçe, inanmam) dedi. Keler de, şehadet etti. (Beyheki)
Birçok deve ve geyik konuşup Peygamberimizi tasdik etmiştir. (Nesai)
Bir çoban, bir kurdun konuştuğunu duyunca hayret etti. Kurt, çobana, (Ey çoban, Muhammed aleyhisselam hak peygamberdir) dedi. Çoban, Resulullahın huzuruna gelip, kurdun söylediklerini anlatınca, (Kurt doğru söyledi, hayvanların konuşması kıyamet alametidir) buyurdu. (Taberani)
Resulullahın gelecekten haber veren çok mucizesi vardır. Mesela halife olacak zatlara, (Emir olunca şöyle yap) ve (Benden sonra, Ebu Bekir’e ve Ömer’e uyun) buyurmuştur. (Tirmizi)
Abdülgani Nablüsi hazretleri buyurdu ki:
(Evliyalığı inkâr etmek, dinin bir hükmünü inkâr etmek gibi küfürdür. Evliya ve Peygamber, ne kadar yüksek olursa olsun kuldur. Hârika, keramet hasıl olmasında, kulların hiç tesiri yoktur. Her şeyi yalnız Allahü teâlâ yaratmaktadır. Ancak Allahü teâlâ, Peygamberlerini ve evliyasını başka kullarından üstün tutmuş, başkalarına vermediği keramet ve mucize gibi harikaları, nimetleri bu zatlara ihsan etmiştir.) (Hadika)
Not: Daha Geniş bilgi için Vehhabilik maddesinde, (Mucize ve Keramet haktır) kısmına bakınız. Kaynak :http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=417
Geniş Bilgi 2
Mucize
Sözlükte; aciz bırakan, yapılması insan gücünün üstünde olan şey demektir.
Terim olarak ise; peygamber olan insanların peygamberliklerini ispat etmeleri için Allah’ın izni ile göstermiş oldukları hârikulâde (olağanüstü) şeylere mucize denir.
Kur’an-ı Kerim’de, mucizeye çok defa “âyet” denmektedir. Âyet; belli olan bir alâmet, bir şeyi belli eden bir işarettir. Bu kelimenin, hem ilahî bir haberi (Kur’an’ı) ifade için, hem de onun isbatı için kullanılması, mühim bir esasa işarettir. O da; ilahî bir tebliğ olan Kur’an’ın, hak ve doğru olduğuna bizzat kendisinin en kuvvetli bir delil olmasıdır. Nitekim Peygamberimiz’in en büyük mucizesi, Kur’an-ı Kerim’dir.
Mucize, gerçekte bilinen tabiat kanunları ve âdetler dışı fevkalâde bir olaydır. Allah Teala, peygamber olarak seçtiği zâtı tasdik ve peygamberlik iddiasını te’yid için, onun elinde fevkalâde bir şey gösterir. İşte bu, onun peygamberliğini isbat eden bir delil, bir mucizedir.
Mucizenin Şartları
1) Mucize, Allah’ın fiilidir. Yani mucizeyi Allah, peygamberin elinde yaratır, yoksa peygamberin kendisi mucizeyi meydana getiremez.
2) Mucize, peygamberin istediği şekilde gerçekleşir onun isteğine ters meydana gelmez.
3) Mucize, harikulade (olağanüstü) bir şeydir. Yani tabiat kanunlarının üstündedir.
4) Mucizeyi peygamber olan insanlar haricinde hiç kimse gösteremez.
5) Mucizenin bir benzerini meydana getirmek imkânsızdır.
Peygamberlerin Mucize Göstermesi Akla Ters Değildir
Mucize göstermenin aklen mümkün olduğuna en açık delil; Allah Teala’nın her şeye kaadir olmasıdır. Kâinata, yer ve göklere dikkatle bakılıp, onlardaki incelik, güzellik, şaşmaz nizam ve düzen seyredilince, herşeyin yaratıcısı olan Yüce Allah’ın, peygamberle-rini tasdik için her birinin elinde, ezelî ilim ve iradesine uygun olarak dilediği fevkalâde bir şey yaratmasının mümkün olduğu kolayca anlaşılır. Allah'a, kudret ve azametine inanan, mucizeye de, mucizelerin imkân dahilinde olduğuna ve gerçekleştiğine de, dolayısıyla peygamberliğe ve peygamberlere de inanır.
Bazı şahısların usul ve kaidelerini öğrenmek suretiyle yaptıkları sihir, bir nevi mucize sayılmaz. Çünkü sihir, bir insanın zâhiren maddî gücü dışında görünse de, insanın ruhî ve nefsî güç ve tâkatı dışında olan bir hâdise vasfında değildir. Zira öyle olsaydı, öğrenilemez ve bir meslek haline getirilemezdi. Mucize ise, insanların her türlü güçleri dışında kalan, çalışılarak elde edilemeyen ve ancak Allah Teala’nın iradesi ve verdiği güçle yapılan harikulâde bir olaydır. Sihir gibi kesbî değil; vehbîdir. Yani çalışılarak elde edilemez; Allah’ın lutuf ve ihsanıdır.
Bu bakımdan, kötü maksatlarla ve şerir kimseler tarafından öğrenilerek bir meslek ve geçim aracı haline getirilen sihirbazlık, haram kılınmış ve büyük günahlardan sayılmıştır. Çalışılarak elde edilen sihirbazlıkla yapılan sihirlerde bulunan şartlar, yani; meydan okumak (tahaddî) ve insanları benzerini yapmakta âciz bırakmak ve peygamberlik iddiası mevcut değildir. Bu bakımdan sihir, mucizeye benzemez, kuvvetini zayıflatmaz ve mucizelerin peygamberliğe delaletini iptal eden bir engel teşkil etmez.
Enteresan bir olay olduğunda, “bir mucize gerçekleşti” , “mucize olay” gibi, ancak peygamberler eliyle meydana gelen mucize’nin diğer olaylar için kullanılması, herhangi bir insanın mucize göstermesi gibi sakat ifadeler, akideyi tehlikeye düşürecek elfâz-ı küfür cinsinden ve mutlaka kaçınılması icap eden büyük yanlışlardandır. Cahiliyyenin türettiği cahillerin bu tür cahilce sözlerini benimsememek ve kullanmamak şarttır.
Mucizeye Bir Örnek
İbn-i Ömer anlatıyor: Biz Allh’ın elçisi ile bir seferde idik. Evine giden bir arabiyi Peygamber (s.a.v) yanına çağırarak ona sordu:
- Ey arabi nereye gidiyorsun?
- Evime gidiyorum.
- Bir hayra gelir misin?
- Nedir o?
- ‘Allah’tan başka ilah yoktur. Muhammed Allah’ın elçisidir’, diye şehadet etmendir.
- Bu dediğinin doğruluğuna kim şehadet eder?
- Şu dikenli, iri ağaç.
Derenin kenarında olan ağaç yeri yararak geldi, Allah’ın elçisinin önünde durdu. Hz. Peygamber, üç defa şehadet getirmesini istedi. O da dediği gibi şehadet getirdi, sonra yerine döndü. Bu olaydan sonra o arabi kelime-i şehadeti söyleyerek müslüman oldu.
KERÂMET
Peygamberlik iddiasında bulunmayan, fakat dinin bütün emirleriyle tamamıyla amel eden, yasaklardan titizlikle kaçınan ve Allah'a ibadet ve tâatla, zühd ve takva ile yaklaşan bazı salih kimselerin elerinden çıkan harikalara (olağanüstülük) keramet denir.
İslam’ı eksiksiz yaşayan takva sahibi kimselerin keramet göstermesi, ehl-i sünnete göre haktır. Birçok hikmete binaen, bazı salih mü’minlere verilen bu ilahî lütuf, tâbi oldukları peygamberin mucizelerinin küçük bir yansıması, bir eseri sayılır. Peygamberimiz’in ümmeti içinde keramet göstermek, Rasül-i Ekrem’in dâvâsının doğruluğunun bir alâmeti olarak sayılmıştır. O yüzden klasik akaid kitaplarında, “keramet haktır; evliyanın keramet göstermesi caizdir" diye ifadeler yer alır. Veli, salih kul istediği zaman keramet gösteremez. Allah istediği zaman kerameti verir. Veli kul, veli olduğunu ispat etmek için keramet göstermek zorunda değildir.
Keramete Kur’an’dan Bazı Örnekler
Kur’an-ı Kerim’de; peygamber olmadıkları halde hârikulâde hallere ve güzel nimetlere kavuşan salih kimselerin kıssaları anlatılmıştır. Mesela, Hz. Meryem hakkında şu ayetlere rastlarız: “Bunun üzerine Rabbi onu (Meryem’i) güzel bir şekilde kabul etti ve yetiştirdi. Zekeriyya’yı da ona bakmaya memur etti. Zekeriyya ne zaman (Meryem’in bulunduğu) mihraba girdiyse, onun yanında bir yiyecek buldu: ‘Ey Meryem, bu sana nereden geliyor?’ dedi. O da, ‘Bu Allah tarafından geliyor. Şüphesiz ki Allah dilediğini hesapsız rızıklandırır’ dedi.” (Al-i İmran, 37) Burada üzerinde durulması gereken mesele şudur: Bu rızık, normal bir şekilde mi, yoksa hârikulâde bir yolla mı gelmektedir? Fahreddin Razi ve Alusi gibi çoğu müfessirler: “eğer hârikulâde bir yoldan gelmemiş olsaydı, bunun zikredilmesinin bir anlamı olmazdı”diyerek, bunun keramet olduğunu ifade etmişlerdir. “Rızık” kelimesinin ayette nekre olarak zikredilmesinin, rızkı ta’zime delalet ettiğini, yani alışılmışın ve beklenenin dışında bir rızık olduğuna işaret edildiğini belirtmişlerdir.
Hz. Süleyman (a.s.)’ın vezirlerinden birisinin, Saba kraliçesi Belkıs’ın tahtını, Yemen’den Filistin’e, göz açıp kapayıncaya kadar getirmesi hârikulâde bir bir hâdisedir. Neml suresi, 40. ayette anlatılan bu olayda bu vezirin, peygamber olmadığı (yani, olayın mucize ile izah edilemeyeceği) nass’la sabittir.
Yine Kehf suresinde “fetâ (genç yiğitler)” olarak vasıflandırılan ve tâğutî güçlere itaat etmemek için mağaraya sığınan kimselerin de peygamber olmadıkları bellidir. Ashab-ı Kehf olarak zikredilen bu gençlerin, 309 yıl süren uykusunu, ancak keramet ile izah etmek mümkündür. Kur’an’daki bu örneklerden başka, Sahih-i Buhari’de, Peygamberimiz’in haber verdiği bazı kerametler de sözkonusudur. (Bkz. S. Buhari, Kitabü’l- İcâra, 12, K. Enbiya, 48. Hz. Ömer’le ilgili meşhur kıssa da, yine ancak keramet ile izah edilir. Bir gün Hz. Ömer, caminin minberinde cuma hutbesini okurken, birdenbire konuyla alakalı olmayan bir cümle söyler:
-“Ey Sariye dağa tırmanın.”
Cemaat bu cümleden hiçbir şey anlamaz ve namaz kılınarak bitirilir. Hz. Ömer’in hutbe okuduğu sırada, binlerce kilometre ötelerde İranlılarla savaşmakta olan, komutanı Sariye’nin durumunu görmesi ve ona talimatta bulunması ve bu talimat sonunda da ordunun zafere ulaşması (El Acluni, Keşfu’l- Hafâ, c. 2, s. 380-381) Hz. Ömer’in bir kerameti kabul edilir.
Yalnız, kerametle ilgili bu örnekler, bu konunun çokça istismar edilmediği anlayışına götürmemelidir. Tarih boyunca ve günümüzde nice uydurmalar, efsane ve hurafeler, keramet maskesi takılarak ve bir şeyhin faziletine delil olarak zihinleri bulandırmıştır. Bu konuda dikkatli ve uyanık olmalıdır.
İRHÂSAT
İrhas: Peygamber olacak kimselerde, peygamberlik gelmeden önce görülen harikalara irhas denir. Peygamber olacak zâtın peygamber olarak gönderileceğine delalet eden bir hârikadır.
- 128 -
Hz. İsa’nın daha beşikte iken konuşması, Peygamber Efendimiz’e peygamberlik gelmeden önce taşların ve ağaçların O’na selam vermesi, çocukluğunda bile Hz. Peygamberimiz’i bir bulutun takip ederek gölge etmesi irhasata birer örnektir.
İSTİDRAC
Kâfir ya da fasık insanların ellerinden ortaya çıkan hârikalara istidrac denir. İstidrac kişinin gurur ve kibrini artırır, Allah’a şükretmeyi unutturur ve o şahsın azabının ziyadeleşmesine sebep olur.
Bu, Allah’ın o şahsa dalalet ve günaha devam ederek daha çok azaba müstahak olmasını temin hikmetine mâtuf bir nevi fırsat vermesidir. Bu gibi zâlim ve fâsık kimselerin dünyevî emellerine kavuşmaları, istek ve dualarının kabulü istidrac cinsinden-dir.
Şeytanın, kıyamete kadar kendisine müsaade edilmesi için yaptığı duanın kabul edilmesi, Firavun’un 400 yıl gibi uzun yıllar yaşayıp da başının bile ağrımaması istidraca birer örnektir.
İHÂNET (HİZLÂN)
Küfrü ve fıskı açık olan birtakım şahıslar elinde, arzularına aykırı olarak vukua gelen hârikalardır. Bu hale, ihanet veya hizlân adı verilir.
Bu tip şahıslar elinde zuhur eden menfi hârikalar, Allah’ın o şahsı yalanlamak ve rezil etmek maksat ve hikmetlerine mebnidir. Nitekim rivayete göre; peygamberlik iddiasına kalktığı için Müseylemetü’l-Kezzâb diye anılan yalancı bir sapık, mucize göstermek gayesiyle bir şahsın kör bulunan gözüne tükrüğünü sürünce, adamın o gözü açılacağı yerde, diğer gözü de kör olmuş.
Mucize ile Diğer Hârika Olaylar Arasındaki Fark
a- Mucize, ancak peygamberlik şerefine mazhar olan zevat tarafından ve iddialarına uygun olarak meydana gelir.
b- Mucize, çok defa halkın isteği üzerine izhar olunur. Bu esnada halka; “haydi, bir mislini de siz getirin” diye meydan okunur ve diğer insanlar bundan âciz kalır.
c- Mucize izhar eden peygamberler, her türlü kemâlât ile muttasıf birer ahlâk ve fazilet timsali kimselerdir.
Kaynak:http://www.goktepeliler.com/forums/muci ... 43707.html
Kolay Gelsin
- PsycCix
- Mesajlar: 60
- Kayıt: 09 Ağu, 20:25
- Yaşadığınız İl: 34 İstanbul
- Burcunuz: Aslan Burcu: 23 Temmuz-22 Ağustos
- Cinsiyetiniz: Erkek
Re: Peygamberler,Telekinezi ve Talapati
teleman sana teşekkür ediyorum. Seni yanlış anlamışım kusura bakma yordum seni . Hadi iyi geceler herkeze.
Destiny is all
- MedianZ
- Mesajlar: 60
- Kayıt: 19 Oca, 04:28
- Yaşadığınız İl: 16 Bursa
- Burcunuz: Oğlak Burcu: 22 Aralık-21 Ocak
- Cinsiyetiniz: Erkek
Re: Peygamberler,Telekinezi ve Talapati
Teleman peki sana şöyle söyliyim mucize sadece ve sadece peygamberlere verilen birşeydir demişsin. Allah'ın gücü normal bir insana da mucize vermeye yetmez mi yani? Küfür etmiş olmuyor musun. Allah dilediğine dilediğini verir. Onun gücü herşeye yeter. Elhamdülillah
İçimizde bir maden var fakat onu işlemedikçe değerli hale getiremeyiz...
- PsycCix
- Mesajlar: 60
- Kayıt: 09 Ağu, 20:25
- Yaşadığınız İl: 34 İstanbul
- Burcunuz: Aslan Burcu: 23 Temmuz-22 Ağustos
- Cinsiyetiniz: Erkek
Re: Peygamberler,Telekinezi ve Talapati
Onun anlatmaya çalıştığı şey Peygamberlerin yaptığına mucize adı , bizim yaptığımıza başka ad verildiği .MedianZ yazdı:Teleman peki sana şöyle söyliyim mucize sadece ve sadece peygamberlere verilen birşeydir demişsin. Allah'ın gücü normal bir insana da mucize vermeye yetmez mi yani? Küfür etmiş olmuyor musun. Allah dilediğine dilediğini verir. Onun gücü herşeye yeter. Elhamdülillah
Destiny is all
- MedianZ
- Mesajlar: 60
- Kayıt: 19 Oca, 04:28
- Yaşadığınız İl: 16 Bursa
- Burcunuz: Oğlak Burcu: 22 Aralık-21 Ocak
- Cinsiyetiniz: Erkek
Re: Peygamberler,Telekinezi ve Talapati
Anladım teşekkürler. Yanlış anlamışım kusura bakmayın :D
İçimizde bir maden var fakat onu işlemedikçe değerli hale getiremeyiz...
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 1 Cevaplar
- 10384 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen turab
-
- 2 Cevaplar
- 1673 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen GizemliSeyehat66626
-
- 0 Cevaplar
- 1589 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Strong