Burçlar ve Eserleriyle Din Alimlerinin Konuya Bakışı

burçlar ve din, burçlar gerçek mi, burçlar hakkında din alimlerinin söyledikleri, burçlar doğru mu burçlar dinen uygunmu

Moderatör: Sai

Forum kuralları
* Forumlarda T.C. Yasalarına aykırı konu açmak ve konulara yazmaz,
* Genel ahlaka aykırı yazılar yazmak, resim-video ve çeşitli medyalar eklemek,
* Küfür ve aşağılama içeren yazılar yazmak,
* Dil, Din, Irk ve Mezhep ayrımı yapmak, kışkırtmak veya bunlara zemin oluşturmak,
* Ahlaki, Tarihi, Örfi ve Kültürel yapımıza aykırı konu başlatmak, konularda yazmak ve yayınlamak,
* Hangi nedenle olursa olsun Siyasi konularda başlık açmak, açılmışsa başlık altına yazmak; başka bir konu altında Siyasi konulara girmek, Siyasi tartışmalar başlatmak, başka konuları Siyasi tartışma malzemesi haline getirmek;
Forum ortamının sıhhati açısından Yasaktır. Bu kurallara uymayanlar hiçbir uyarı verilmeksizin Forumdan Uzaklaştırılacaklardır
Kullanıcı avatarı
Admin
Site Yöneticisi
Mesajlar: 1166
Kayıt: 31 Eki, 15:25
Yaşadığınız İl: 7 Antalya
Burcunuz: Akrep Burcu: 23 Ekim-21 Kasım
Cinsiyetiniz: Erkek

Burçlar ve Eserleriyle Din Alimlerinin Konuya Bakışı

Okunmamış mesaj gönderen Admin »

Burçlar ve Eserleriyle Din Alimlerinin Konuya Bakışı
Resim

Burçlar konusu genelde dinen sakıncalı görülmüş bir konu. Bu sakınca nereden ve nasıl gelmiş belirsiz. Sakınca doğuracak unsurlar Fal+Gaybı bilmek+Burçlar şeklinde iç içe geçirilmiş. Varolan bir ilmi kötüye kullanan insanlar varsa bu tümüyle o ilmi sakıncalı kılmaz. Burçlarla ilgili konuların uygun olmadığı söylenir ancak Büyük din alimlerinin eserlerine baktığımızda bu konunun çok yönlü ve ayrıntılı bir şekilde ele alındığını görürüz.

Eserlerde konular çok geniş ve ayrıntılı ele alındığı için belli kaynaklardan derleme yaparak aşağıya ekliyorum.

“Fütûhat-ı Mekkiye” isimli eserinden; MUHYİDDİNİ ARABÎ diyor ki:

Allah yakın feleği yarattığında -ki o daha önce zikredilen birincidir- onu burçlar diye isimlendirdiği on iki kısma bölmüştür:

'Burçlar sahibi semaya yemin olsun ki.’ (Buruc, 85/1) Her kısmı burç yapmış, bu kısımları da doğada dörde indirgemiştir. Ardından bu dörtten her birisini, onlardan üç yerde tekrarlamış ve o kısımları tıpkı yolcu ve gezginlerin seyrü seferlerinde konakladığı ve gezindiği menzil ve konaklama yerleri yapmıştır. Bunun nedeni, gezegenlerin kendilerinde dolaşması ve yüzmesi vesilesiyle, Allah’ın o feleğin ortasında ihdas edeceği gezegenlerin söz konusu menzillere yerleşmesidir. Bu gezegenler, dolaşırken bu burçları kat eder. Başka bir nedeni ise gezegenlerin burçları kat etmesi ve dolanımı vesilesiyle, Allah’ın doğal ve unsurlardan oluşmuş âlemden ihdas etmek istediği şeyleri meydana getirmesidir. Allah onları burçlar feleğinin hareketinin izi üzerinde belirtiler yapmıştır. Bunu bilmelisin!

Bu dört unsurdan birisinin doğası, sıcaklık ve kuruluktur. İkincinin doğası ise soğukluk ve kuruluk, üçüncünün doğası sıcaklık ve yaşlık, dördüncünün doğası ise soğukluk ve yaşlıktır. Âllah bu kısımlardan (burçlardan) beşinci ve dokuzuncuyu birinci gibi yapmıştır. Altıncı ve onuncuyu ikinci gibi yapmıştır; Yedinci ve on birinciyi, üçüncü gibi, sekizinci ve on İkinciyi ise dördüncünün benzeri yapmıştır. Buradaki benzerlik doğadaki benzerliktir.

Böylelikle Allah, doğal cisimleri bazı farklılıklarla, unsurlardan oluşmuş cisimleri ise herhangi bir farklılık olmaksızın bu dört kısımda sınırlamıştır: Sıcaklık, soğukluk, yaşlık ve kuruluk. Allah doğal cisimlere bu dört kısımla karışmayı, unsurlardan oluşmuş cisimlere ise karışmamış olmayı tahsis etmiştir. Bunlar dört olmakla birlikte analar’dır. Çünkü Allah Teâlâ bunlardan ikisini diğer ikisinin var oluşunda asıl yapmıştır. Bu bağlamda kuruluk sıcaklıktan, yaşlık soğukluktan var olmuştur. Şu halde yaşlık ve kuruluk, iki sebepten meydana gelmiştir. Bu iki sebep, sıcaklık ve soğukluktur. Bu nedenle Allah Teâlâ ayette şunu buyurur: ‘Yaş kuru her şey apaçık kitaptadır.' En'am-59
Çünkü nedenli, nedenli olması yönünden nedenin varlığını gerektirir veya edilgen olması yönünden failin varlığı ondan meydana gelir. Her iki türlü de söylenebilir. Yoksa sebebin var olması, sebeplinin var olmasını zorunlu kılmaz.

Tesirdeki benzerleri ise, on iki burç ve yedi felektir.

Allah, yaratılış âlemi için on iki vali görevlendirmiştir. Onların yeri, bize en uzak felekteki burçlardaydı. Böylece uzak feleği, on iki kısma bölmüş, her kısma bu valilerin yerleşimi için bir burç koymuştur. Bu burçlar, şehrin surlarının burçlarına benzer. Allah, valileri oraya yerleştirmiş, onlar da bu burçlarda konaklamıştır.

Onlar, her dönemde sayıları artmaksızın ve eksilmeksizin, on iki kişidir. Bu on iki, Feleğin burçlarının sayısı olan on ikiye işaret eder. Her nakîb kendisine özgü burcun özelliğini ve Allah’ın onun makamına yerleştirdiği sır ve tesirleri bilir. Ayrıca oraya inen hareketli ve sabit yıldızların bıraktığı şeyleri bilir. Sabit yıldızların burçlarda duyuda görülmeyen bir takım hareketleri ve noktaları vardır. Bu durum, binlerce sene içerisinde gerçekleşebilir. Gök bilimcilerin ömrü ise, bunu görecek kadar uzun değildir.

Mîzân’dan akrep (burcu) zuhv etmiş, Allah’ın onda vahyettiği İlâhî emir meydana gelmiştir. Böylece yay, oğlak, kova, balık, boğa, yengeç, aslan, başak, koç ve ikizler meydana gelmiştir.

Sonra Allah dört rüknü Atlas feleğindeki burçların sahip olduğu özelliğe göre yaratmıştır. Her burç, burçlardaki üç yön nedeniyle, ild rükün ve bir orta sahibidir. Esir koç, aslan ve yay hükmüne sahiptir. Yay ve aslan ild uca, koç ortaya aittir. Toprağa ait olan, boğa, başak ve oğlaktır. Oğlak ve başak iki uca boğa ortaya aittir. Havaya ait olan ildzler, terazi ve oğlaktır. Terazi ve ikizler uca, kova ortaya aittir. Suya ait olan, yengeç, akrep ve balıktır. Balık ortaya, akrep ve yengeç iki uca aittir.

Burçları böyle sınıfladık, çünkü zamanın ve atlas feleğinin ihtiva ettiği âlemin varlığı terazi tal‘inde (yükselişinde) gerçekleşmiştir. Dönüş Hz. Peygamber’in gönderilmesiyle sona erdi. Bugün onun otoritesi altındayız. Bu nedenle bilgi, keşif ve adalet bu ümmette diğerlerine göre daha çoktur. Hayat ne kadar sürerse, terazinin otoritesi güçlenerek keşif artar.

Koç, aslan ve yay mizaçları itibarıyla aynı mertebede vali olarak bulunurken boğa, başak, oğlak bir mertebedeki görevli valilerdir. İkizler, kova, terazi başka bir mertebe üzerinde valilerdir. Yengeç, akrep ve balık başka bir mertebede valilerdir. Bu üç gruptakilerden her biri kendi mizaçlarında aynı doğadadırlar.

Bu burçlar toprak, su, hava, ateş gibi unsurlardan olup, tıpkı Dünya ehlinin unsurlarına benzer.

Konu daha ayrıntılı olarak ele alınıyor ancak bunlar yeterli sanırım. Konuyu daha ayrıntılı incelemek isteyenler ayrıca

Muhyiddin-i Arabi'nin "Saatlerin Hazinesi" adlı esere de bakabilirler. Eserde duaların kabul olunacağı zaman dilimleri ve burç etkileri üzerinde duruluyor.

"Arzulamış olduğun işlerden her hangi bir işi yapmak istersen Allah'tan ve bu saatin Melaikesinden Onları tesbih ederek yardım istemelisin. İşe başlamaya gitmeden önce bu saatin melaikesinin adını okumalısın. Çünkü Amellerin eksiksiz doğru eksiksiz yapılması ancak belirli şartlarla tamamlanır. Bu şartları isabetli ve dikkatli yapanların amalleri bu saatin Allah katında vekili bulunan Rukyail tarafından tamamlanıp sonuçlandırılır. "


Marfietname adlı eserinde İBRAHİM HAKKI ERZURUMÎ diyor ki:

“Zuhal (Satürn) yıldızın tabiatı gayet soğuk ve kurudur. Erkek olup, gündüze nispet edilmiştir. Nahs-ı ekber, denilmiştir. Buna bakmak gam ve keder getirir.

Buna karşılık Zühre (Venüs) gezegenine bakmak da surûr ve safâ getirir demişlerdir.

Zuhal yıldızına ahmaklık, cehalet, korkaklık, cimrilik, kin, yalan, levm, tembellik ve geç anlama gibi huylar izafe edilmiştir. Bu yıldız rahimlere vâki olan nutfelere tali olsa, bu yıldızın tabiatı ve vasıfları Allâhû Teâlâ’nın izni ile sirâyet edip, o cibiliyetle doğumdan sonra bu vasıfların meydana çıktığı tecrübe olunmuştur.

Zuhal Çarşamba gecesine ve Cumartesi gününe hâkim bulunmuştur.”

Bu gibi bilgileri her gezegen için anlatan İbrahim Hakkı Erzurumî,bu arada çeşitli hadislerde geçen “beş yüz yıllık yol” tâbiri için de şu izahı yapmaktadır:

“Heyeti İslâm’da göklerin ve yerlerin büyüklük ve uzaklıklarını beşer yüz yıllık yol ile tarif etmekten maksat büyüklüklerinde mübalağadan kinayedir, yoksa bu esas ölçüleri değildir.”

Dünya üzerindeki oluşumların sebeplerinin yıldızlar olduğunu, ancak bu sebepleri meydana getirenin de Allâhû Teâlâ olduğunu böylece tespit eden Erzurumî, Ay’ın tesirleri hakkında da özetle şunları söylemekte:

“Denizlerdeki med-cezir olaylarında Ay, baş müsebbibdir.

Ay’ın ilk on beş gününde sıcaklık ve rutubet çok olduğundan damarlar kan ile dolup insan ve hayvan bedenleri kuvvet bulur.

Dolunaydan sonra soğuk ve kuruluğun ağır basmasıyla ihtilatı erba bedenin derinliklerinde bulunmakla damarlarda kan azalıp, büyüme ve gelişme az olur. İnsan ve hayvan bedenleri zayıflar.

Arabî ayların ilk yarısında hastalanan kolay kurtulurken, ikinci yarıda hastalananlar güç sıhhat bulurlar.
Ay’ın ilk yarısında canlıların beyin dokuları ziyade olup, ikinci yarısında azalma olur.
Mehtapda insan Ay’a karşı uyusa veya çok otursa, bedenine gevşeklik ve tembellik gelip, baş ağrısı ve nezle olabilir.
Mehtapda hayvan eti kalsa az zamanda tadı ve kokusu değişir.
İlk yarıda balıklar su yüzüne yakın olup yağlı ve güçlü iken, ikinci yarıda dibe kaçıp güçleri ve yağları azalır.
İlk yarıda haşerat yeryüzünde daha çoğalır ve yırtıcılar canlıları yemeye daha heveskâr olur. İkinci yarıda bunun tersi olur.
Ay’ın ilk yarısında dikilen ağaçlar çabuk büyür ve çok gelişir; ikinci yarıda ise dikilen ağaçlar zayıf olur veya kurur.”

Ay’ın çeşitli burçlarda doğuşunun hangi sahalarda getireceği faydalar hakkında da özetle şunları söylemekte “MARİFETNAME” sahibi Hakkı:

“Ay;

Koç burcunda doğduğunda her işe başlamayı güzel say;
Boğa’da olduğunda evlen, ticaret yap, bina yap;
İkizler’de doğduğunda gayrımenkûl al, ilim oku;
Yengeç’te iken haberleşmeye değer ver, müshil kullan, seyahate çık;
Aslan’da iken ihtiyaçlarını, giderecek kişiye arz et, ziraat, tamir ve hacamat yap;
Başak’ta iken yeni giy, dostlarla sohbet et ve ibadete ağırlık ver;
Terazi’de iken alış-veriş yap, sohbet eyle, Kur’ân dinle, devâlı nesneleri iç;
Akrep burcunda iken, temizlen, arın, yalnızlığa çekil, sükût edip iç âlemine dön;
Yay burcunda iken kan aldır, hamam ve traşı iyi say;
Oğlak burcunda iken kuyu kaz, toprakla uğraş, alış-verişi iyi say;
Kova burcuna geldiğinde vasıtalı olarak seyahate çık güzel yerleri gez;
Balık burcunda iken de deniz seyahati iyidir, ortaklık ticareti iyi olur.”

“Marifetname”de, gezegenlerin tesirinin hakikati bahsinde beşinci nevi’nde özetle şöyle demektedir İbrahim Hakkı Hazretleri:

“Yıldızlar meleklerin elinde mecbur ve muztardır. Melekler de Hak Teâlâ’nın emrinde boyun eğerler, itaat ederler. Hepsi onun iradesi ile ve kudreti ile harekette ve hareketsizliktedir.

Güneş, sıcak ve kurudur. Ay, soğuk ve rutubetlidir. Yıldızlar bu keyfiyetleri ile âlemde mutasarrıftır. Müneccim -astrolog- bu sözleri ile doğruyu söylemektedir. Ancak bütün işleri, yıldızlara bağlaması doğru değildir. Yıldızlar ancak Hak Teâlâ’nın izni ile bu tasarruflara yetmişlerdir. Yıldızlar ve tabiatların tesir ve tasarrufta rolleri vardır.

On iki burçta on iki melek vardır, yedi gezegen gece gündüz o burçların kapılarında dolaşıp hizmet ederler!”

Bu konuyu daha detaylı olarak anlatan İbrahim Hakkı, konuları geniş boyutlu görmek gerektiğini de belirterek tek bir bilimle çözülemeyeceğine işaret ederek şöyle der:

“Bu hakikati bu şekilde idrak etmek ne tıp ilmiyle, ne Hikmeti tabii ile ve ne de ahkâm-ı nücum -astroloji hükümleri- ile hâsıl olur. Ancak nübüvvet ilmiyle bilinir!..”

Günün hangi saatlerinde hangi işlerin yapılmasının uygun olacağını dahi astrolojik tesirlere bağlı olarak açıklayan Erzurumlu İbrahim Hakkı, bu konuda da şöyle der:

“Otuz beyt içinde nahs ve sa’d -menfi ve müspet saatleri- beyan ettim

İki âlemde bir bildim müessir zât-ı Mevlâyı
Fakat sebeplere bağlamış ednâyı hem a’lâyı
Eğer bilmek dilersen olduğun saat ne saattir
Hangi yıldız hükmeder ol dem nuhûset ya saadettir.”

Bu arada günün hangi saatine hangi yıldızın radyasyonu güçlüdür bunun hesabının nasıl yapılacağını öğreten beyitleri yazan Hakkı daha sonra şöyle der:

“Saat zamanlarını bir bir yedi gezegene ver gel
Olduğun vakte hangi gezegen gelirse hâkim onu bil
Zuhaldir -Satürn- nahs-ı ekber saati hem ağır olurmuş
Yeri yedinci felektir bina yap başlama hiç iş
Mübarek müşteridir -Jüpiter- sa’d-ı ekber saatini hoş bil
Bey ve şira, tezvic edip her şuğle ol mâil
Cihan Merihe -Mars- mahkûm olduğu saat hiç iş etme
Çünkü nahs-ı asgardır kan aldır kimseye gitme
Mübarek Şems -Güneş- hükmünde, taleb kıl cümle yârânı
Yeri dördüncü felektir ziyaret eyle sultanı
Zühre -Venüs- sa’d-ı asgardır o saat içtima eyle
Sohbet ve tatlı söz et güzel ses istima eyle
Utarid -Merkür- mümtezictir o zaman yaz nüsha hem mektup
Kitap oku ve okut, nakş et, hesab etmek olur mergub
Kamer -Ay- sa’d oldu bu gökte o saatte sefer hoştur
Ticaret, şirket, haber ve mektup göndermek hoştur
Yedi seyyare ahkâmı bu tertib üzere kanundur
Gel ey Hakkı bil o Hakk’ı ki, cümle hüküm O’nundur.”


Muhammed Nur'ül Arabi ve Felekler Kitabı:

Seyyid Muhammed nur'ül Arabî; Astroloji ve varlığın oluşumu konusunda bir kitap yazmıştır.

"Kitab'üd devair vel eflak"

" Bu kitap, vücud ve vücud halkı ve her bir feleğin açıklamasıdır.

FELEKİ EVVEL:
İlk felek, Zat 'tır... Zat'ı Baht, idrak ve müşahede edilmekten beridir. Ziar, dünya ve ahiret görüşleri, Rububiyet tecellileri ile meydana gelir.

Yani Cenab-ı Hak, eserleri ile zahir olur! Bu durum, rububiyet ile zevk olunur. Zat'ı düşünmediği, Allah, kullarına men etmiştir; çünkü muhaldir!.. Zira, şühud ve ilim, ancak tecelliyat ile mümkün olur.

İKİNCİ FELEK:
Tecelli-i evvel olan tecelli-i sıfattır. İlahi Zat'ın sıfatları yedidir. Bunlar, mana olmaları itibariyle, zuhur talebederler, ve zahirleri ilahi isimlerdir!.. İlahi isimler dahi sonsuzdur. Tıpkı sıfatların sonsuz olması gibi...

ÜÇÜNCÜ FELEK:
İkinci taayyün isimler tecellisidir. İlahi isimlerin sonları yoktur... Meydana getiren asılları yedidir. HAY, ALİM, MÜRİD, KADİR, SEMİ, BASİR, MÜTEKELLİM'dir..... ve bu isimlerin her birinin taallukları vardır...

Kadir ismi, mümkünün icabına ve idamına taalluk eder. Vacibe taalluk etmez.

Vacip de iki kısımdır. Vacibi bizzat ve vacibi bilgayr; yani, varlığı zatıyla kaim olan ve başka birinin varlığına dayalı biçimde var olan!

DÖRDÜNCÜ FELEK:
Akıl kül feleği... Kudsi Zat, Zati sıfatlar ve ilahi isimlerin mazharıdır, aklı kül!.. Başlangıcı itibariyle mahluktur.

İdrak sahibi olması yönü ile, AKIL kendini ve gayrıyı izhar etmesi yönüyle NUR icab ve tevcih itibariyle KALEM cümleye hayat vermesi itibariyle RUH isimleriyle isimlendirildi... Yani bu isimlerle anılan hep aynı TEK varlıktır...

Aklı evvel BEDİİ mazharıdır. Bedii demek, yoku vücuda getirmek demektir. Mükevvin, Halik gibi... ve ismi bedii çeşitli sıfatlara taalluk eder ki bunların sayısı 20'dir. Vücud, Kıdem, Beka, Muhalifetün havadis, Kıyamı binefsihi, Vahidiyet, Kudret, İradet, Hayat, İlim, Semi, Basar, Kelam, Alim, Murid, Mütekellim, Kadir, Basir, Hay... Zira, Bedii, Halik demektir.. Halik, mevcut olmak, kadim olmak, baki olmak durumundadır...

BEŞİNCİ FELEK:
Nefsi küll feleği. Şeriatta, "Levhi mahfuz" ve "Kitabül mübin" ve "Ümmül kitap" dahi derler... İlahi isimlerin tesiri ve AKLI KÜL'ün yönelişi ile NEFSİ KÜL meydana geldi, yani, Nuru Muhammedi...

Nefsi küll, ismi "BAİS" mazharıdır. Yani, kendisinde bir araya gelmiş bulunan Hak ve halk taayyünü ba'as ve izhar oldu... Ve bunun sonucunda, Nefesi Rahman olan "tabiat" zuhur eyledi.

ALTINCI FELEK:
Tabiat feleği... Nefsi kül'ün yönelişi ile zahir olan Nefesi Rahman'dır. Nefis, nefes'ten gelir. Tabiatta esas olan sıcaklık ve nem'dir. Soğukluk ve kuruluk ise bunların bölümü ve neticesidir.

Tabiat, BATIN ismi mazharıdır. Şekle girmeğe kabiiyeti olanları ona istidat eder; ta ki zahir olsun...Şekle girmeğe kabiliyti olan şeye heyüla veya heba denir.

YEDİNCİ FELEK:
Feleki Heyüla'dır. Manevi'dir, külli emirdir... Şekil ve suretlerin hammaddesidir. Hz. Ali, heyülayı hebe ismiyle anlatmıştır. Ayet-i Kerime de:

"Fekanet hebaen mensura" denilir.

"Heba" manevidir...

SEKİZİNCİ FELEK:
Şekil feleği... Şekil manevidir...Manen, her şeyin ortaya çıkmaya istidadı olması dolayısıyla, " Heba" da mevcut olmasına şekil denir...

Ne sıfatla ise, o dıfatla kendisi ve ameli zahir olur. Ve o şekil, hariçte zuhuru istida ettiğinden, cisim taleb etti. Ve cismi küll, manevidir.

DOKUZUNCU FELEK:
Cismi küll feleğidir.Manevidir. Şekiller, cüzlerin zuhurunu taleb eder. Hakim isminin mazharıdır. Hakim isminin manası, her şeyin istidadına göre muamele edip, mevziine vazeder. Her şeyi hikmetle icad eder..

ONUNCU FELEK:
Arş feleğidir. Cismi küll'lün cüzlerinden bir "cüz-ü tabii"dir. Ve şekli kürevidir. Muhit isminin mazharıdır. Rahman isminin tasarrufu oradan sadır olur. Bütün emirler, irade, kevn-i idari hükümler ve oluşlar "ARŞ"dan sadır olur.

Allahu Teala buyuruyor ki:

"Er Rahman alel arşısteve" yani, hükmü rububiyet ve uluhiyet tasarrufu; cüzlerin icadı, hep Rahman isminin teveccühü ile olur.

ONBİRİNCİ FELEK:
Kürsi feleği. Allahu Teala buyuruyor ki:

"Vesia kürsiyyühüs semavati vel ard."

Feleki Kürsi, ŞEKÜR isminin mazharıdır. Bütün şükür edenlerin şükürleri o feleğin teveccühündedir. Aynı zamanda Kadim mazharıdır. Yani Celal ve Cemal mazharıdır. Bu felek Şekür isminin sureti olduğu için, bütün şükür sahipleri o feleğin üzerinde olurlar... Sekiz cennet ahalisinin şükürleri onların ibadetleridir.

8 cennetin 4'ü suri'dir. Yani belirli suretlerle, bedenlerle yaşanır. Huri, Gılman, ağaçlar, nehiler onlarda bulunur. Diğer 4 cennette ise suretler bulunmaz. Bu manevi cennetlerden birisi, Vesile denen cennettir ki; Hz. Muhammed efendimize aittir.

Bunun altındaki cennet Resullere ve nebilere aittir. Onun altındaki halifelere ve kamillere, onun altındaki cennet ise, evliya ve şehidlere aittir.

Bu 4 cennetin nimeti, Allah cemalini rü'yettir. Bu cennetlerin halkı, suri nimetlerden tatmak istedikleirnde süri cennetlere tenezzül eder.

Süri cennet halkı ise, bu rü'yeti cemal nasib olacağı zaman, bu cennetlere uruç eder ve Cemali hak ile müşerref olurlar.

ONİKİNCİ FELEK:
Atlas feleği. Burçlar feleği de denir. Maddesi Arş'tır. Atlas feleği denilmesinin sebebi, seyir ve hareketinin olmadığındandır. Burçlar feleği denmesinin sebebi? Allahu Teala 12 burç halkeyledi. Bu burçların zatları Melaikelerdir.

Kimi ciddi, kimi meczüb, kimi hiddet tabiatında olduğu için bu şekilde isimlendiler. Kimi ateş, kimi hava, kimi su ve kimi toprak tabiatlıdırlar. Şekilleri ise söylendiği gibi hayvan şeklinde değildir.

Hizmetleri, her birisi hükmü altında olan feleğe münhasırdır. Tasarrufları "Himmet" yoluyladır. Mutlaka tasarruf ettikleri felekte bulunacaklar şeklinde bir kayda tabi değillerdir. Bu felek cennetlerin tabanıdır.

Ehli cennet bu feleğin nuru ile mst bir haldedir. Feleki atlas GANİ isminin mazharıdır. Bütün isimler ona muhtaçtır. Onun ise hiçbir isme ihtiyacı yoktur.

Gani isminin manası uluhiyettir. Uluhiyet demek, Allahu Tealanın cümleden gani ve cümlenin Allah'a muhtaç olmasıdır. Ondan ötürü, sair feleklerin hareketi hep bu feleğin hareketine tabidir.

Bu feleğin hareketi ihtiyari; diğer feleklerin hareketi ise ona bağlı olarak mecburidir.

ONÜÇÜNCÜ FELEK:
Menziller feleği. Yıldızlar feleği veya Tevvab feleği derler. Mukaddir ismi mazharıdır. Sureti, menziller feleği, aslı ise Kürsi'dir.

Bütün feleklerin hereketleri, imarı ve rızıkların takdiri; ehli cennetin derecelerinin taksimatı; cehennem ehlinin seviyeleri hep bu feleğin ruhaniyetinin tesirleri iledir. Hakikat şehri ve Tabiat denizi bu feleğin üstündedir.

Tabiat denizi: Cennet ehli, cennete dahil olmadan evvel bu denize dalarlar ve melaike gibi nur'dan bir beden sahibi olurlar.

Cennetliklerin sevkedildiği Hakikatın şehri, cennetliklerin seyrengahı olur. Bütün semalar ve arz, cennet ehlinin yaşadığı cennete göre, ovaya atılmış bir yüzük halkası gibi olur.

Bu süri cennetler, adı geçen feleğin üzerindedir ve bu 4 cennetin feleği, yukarıda anlattığımız ve manevi tabiat diye tanımladığımız yapıdan meydana gelmiştir. Hadiste varid olduğu üzere; bir kimse Hz. Muhammed efendimize bir salavat getirdiği zaman, bir melaike deryaya dalıp, hir bir katresinden bir melaike halkolur ve salavat getirene daima istiğfar ederler.

Bu alemdekilerin tamamı tabii yapıdan meydana geldiği için yaşlanmak, uyumak, keyifsizlik ve her hangi bir keder uğramak yoktur.

ONDÖRDÜNCÜ FELEK:
Keyvan feleği. Satürn feleği de denir. RAB isminin mazharıdır. Alemdeki rızka ve ruha yapılan bütün yardımlar ve cisimlerin bekası bu feleğin ruhaniyetindendir. Hz. İbrahim bu feleğe uruç etti. Bu feleğin ruhaniyeti Mikail aleyhisselamdır. Rızıkları dağıtmakla görevlidir.

ONBEŞİNCİ FELEK:
Bercis feleğidir. Jüpiter feleği de denir. Ali isminin mazharıdır. Alemdeki bütün ilimler ve idare bu feleğin ruhaniyetinden meydana gelir. Hz. İsmail bu feleğe uruç eyledir. Bu feleğin ruhaniyeti İsrafil Aleyhisselamdır. Hz. Mumammed efendimiz'in kalb suretidir.

ONALTINCI FELEK:
Behram feleği. Mars feleği de denir. Kahhar isminin mazharıdır. Ruhaniyeti Azrail Aleyhisselamdır. Hz. Musa'nın makamıdır. Bu feleğin tasarrufu Celal üzeredir. Bütün savaş ve mücadeleler, zelzeleler, kazalar bu feleğin etkisi ile olur. Azrail Aleyhisselam kabz ile görevlidir. Ulül Azm olan Peygamberler, savaşan liderler ve şiddet önderlerinin yükselen burcu, bu yıldızdır.

ONYEDİNCİ FELEK:
Şems feleğidir. Feleklerin kutbu güneş feleğidir. NUR ismi mazharıdır. Bütün mevcudatın manevi ve hissi algılamaları hep feleğin nur ismi manasının neticesidir. İdris Aleyhisselamın makamıdır. Bu feleğin ruhaniyeti Cebrail Aleyhisselamdır. Efendimizin Akıl suretidir. Bundan ötürü vahiy sahibidir. Akli manaların zuhuru hep bu feleğin nur'u ile kaimdir.

ONSEKİZİNCİ FELEK:
Zühre feleğidir. Venüs feleği olarak da bilinir. Musavvir isminin mazharıdır. Yusuf Aleyhisselam 'ın makamıdır. Alemdeki cisimler, bu feleğin ruhaniyeti ile suretlenirler. Suretlardeki güzellik ve aşk bu feleğin tecellisi sonucudur.

Yusuf Aleyhisselam'ın çok güzel çok güzel bir erkek oluşu bu ruhaniyetin kendisinde zahir olmasındansır. Talihi Venüs olduğu için de, bütün halk o'na aşık oldu... ki, Yusuf ile Züleyha'nın aşkı meşhurdur.

ONDOKUZUNCU FELEK:
Utarit feleği. Merkür feleği de denir. Muhsi isminin mazharıdır. İsa Aleyhisselam'ın makamıdır. Ruhaniyeti Hassail Aleyhisselamdır. İsa Aleyhisselam, son zamanda, Muhammed Aleyhisselam'ın Halifesi olarak dünyaya gelir, yani, Nübüvvetrutbesi ile Hilafet-i Muhammediye vazifelerini kendinde cem eder. Kıyamet gününde de hem Nebilerle hem de diğer Halifelerle birarada haşrolur. Ve Velayet-i Amme o'nunla son bulur. Velayet-i Hassa ise Mehdi ile sona erer.

YİRMİNCİ FELEK:
Kamer feleğidir. Ay feleği de denir. Hz. Adem'in durağıdır. Ruhaniyeti Rukyail Aleyhisselamdır. Bütün madenler, nebatlar, hayvanlar ve insanlar ile sair varlıklar bu feleğin ruhaniyetinden varolur. Bu sebepten başerin babası Hz. Adem'in durağı bu felek oldu.

YİRMİBİRİNCİ FELEK:
Nar feleğidir. Ateş feleği de denir. Günümüz tabiri ile atmosfer tabakasıdır. Şayet bu felek olmasaydı, alem zemheri ( çok soğuk ) olurdu ve hayat olmazdı. Kabız ismi mazharıdır. Zemherinin ( uzay soğuğu, eksi 270 derece ) dünyaya ulaşmasına engel teşkili, kabız ismi manası ile oluşur. Allah cinleri bu tabakada ve bu nar'dan yaratmıştır.

YİRMİİKİNCİ FELEK:
Hava feleğidir. Hay ismi mazharıdır. Her şeyin sağlığı, sıhhati, hayatı bu feleğin ruhaniyeti olan hay isminin teveccühü iledir.

YİRMİÜÇÜNCÜ FELEK:
Su feleğidir. Muhyi ismi mazharıdır. Herşeyin hayatıdır. Hayvan, nebat, maden ve gayrıların cümlesi sudur. Bütün unsurların aslı su ve ateştir.

YİRMİDÖRDÜNCÜ FELEK:
Toprak feleğidir. MÜMİT ismi mazharıdır. Bu feleğin tasarrufu KADİR ismindendir. Bundan dolayı maden, nebat, hayvan, insan meydana gelip, hepsi kendi kemal derecesine ulaşır. Ateş, hava, su ve toprağın mecmuundan Adem Aleyhisselam hasıl oldu.. Ve cümle tasarrufat Adem'in sırrında bulundu.

Alahü Teala şöyle buyurdu:

"Ve allemal ademe esmai külliha"

Ve böylesine bir kendinde toplayış Adem'den gayrısına mümkün olmadı. Adem, Allah'a ait tüm esmaları kendinde toplamıştır.

MEVLANA CELALEDDİN VE BURÇLAR:

Meşhur eseri MESNEVİ’sinde, birinci cilt 750-755.ci beyitlerde şöyle anlatmaktadır.

“750. güneş, bir burçtan bir burca gidip durduğundan, pencereye vuran ziyası da evin etrafında döner dolaşır. Kimin bir yıldızla alaka ve mecburiyeti varsa; o, kendi yıldızı ile döner, dolaşır, o yıldızın tesiri altındadır.

Talihli Zühre ( Venüs) ise şevki, çalıp çağırmayı, aşkı diler, onlara adamakıllı meyli vardır. Kan dökücü huylu Merih’e (mars ) mensup ise cen, bühtan ( iftira ) ve düşmanlık arar. Yıldızların ardında yıldızlar vardır ki, onlarda ihtirak (güneşe yaklaşma) ve nasih ( uğursuzluk ) olmaz.

755. onlar, bu meşhur yedi kat gökten başka diğer göklerde seyir ve hareket ederler. Birbirlerine bitişik ve birbirlerinden ayrı olmayan bu yıldızlar, tanrı nurlarının ışığında dururlar. Her kimin talihi o yıldızlardan olursa, o kimsenin zatı, kafirleri taşlayıp yakar.

Onun hışmı, bazen galip gelen, bazan mağlup olan ve tesiri böylece değişerek yürüyen Merih’in hışmına benzemez. Galip nur, noksandan ve karanlıktan emindir. Tanrı nurunun iki parmağı arasındadır.

760. O nuru, canlara Hak saçtı. Davetliler, onunla eteklerini doldurmuşlardır.

ŞAH VELİYYULLAH DİHLEVİ VE GÖRÜŞÜ:

HÜCCETULLAHİ’L BALİGA isimli eserinin 8’inci bölümünde şöyle anlatıyor:

"Astroloji alimi, yıldızlar belli bir görünümde oldukları zaman, onların kuvvetlerinden oluşan ve felek’in bir yerinde temessül eden bir ruhaniyetin meydana geleceğini bilir. Bu ruhaniyeti felekiyyat hükümlerini nakleden, yeryüzüne naklettiği zaman, insanların düşünceleri o ruhaniyet doğrultusunda değişir.

Aynı şekilde Arif-i Billah da bilir ki, şeriat dilinde, “Leyle-i mübareke ” diye isimlendirilen ve içerisinde her hikmetli işin ayrılıp karara bağlandığı özel bir vakit geldiğinde, melekut aleminde insan türünün özelliklerinden oluşan bir ruhaniyet oluşur."

Her bir yıldız kendini meydana getiren manalar yönünde görevini yapmaktadır. Aslında onların, seninle benimle bir dertleri yoktur. Sadece yapmaları gerekeni yapmaktadırlar… Nasıl ki, yağmurun sizi ıslatmak gibi bir amacı yoktur, ama, yağmur yağarken açıkta iseniz ıslanırsınız.

İmam-ı Aziz Nefesi ve Yıldızlar

ZÜBDETÜ'L- HAKAİK isimli kitabında özetle şunları söylüyor.

" 7 dış aza dünyanın yedi bölgesidir, yedi batın aza da yedi kat göklerdedir. Akciğer birinci semadır. Yıldızı felek-i kamerdir ( AY )... Zira felek-i kamer, alem-i kebirin reisi mesabesindedir. Ve iki alem arasında vasıtadır.

Bu felekte melekler çoktur. İlimler tahsil eden ve akıl tedbiri üzere vakit tayin edilmiş olan melek bunların serveridir. Cibril bunlardandır. Ve cibril alemin ilmine sebeptir. Dimağ ( beyin ) ikinci göktür. Yıldızı felek-i Utarittir. ( merkür gezegeni ) Zira alem-i kebirin dimağı felek-i Utarittir.

Üçüncü göğün yıldızı felek-i Zühredir. ( venüs gezegeni ) Zira Zühre alem-i kebirin böbreğidir. Bu felekte çok melaike vardır. Neşe sevinç ve şehvet üzere vekil olan melek bunların büyüğüdür.

Kalb; dördüncü göktür. Yıldızı güneş'tir. Zira güneş alem-i kebirin kalbidir. Bu felektede çok melaike vardır. Hayat üzere vekil olan melek bunların reisidir. İsrafil bunlardandır. Zira, İsrafil kainatın hayatının sebebidir.

Öd kesesi beşinci göktür. Yıldızı Merih'tir. ( mars gezegeni ). Zira, Merih alem-i kebirin öd kesesidir. Bu felekte de çok melaike vardır. Gazap ve kahır, vurmak ve öldürmek üzere vekil olan melek bunların büyüğüdür.

Karaciğer altıncı göktür. Yıldızı müşteri'dir.( jüpiter gezegeni ) Zira, müşteri alem-i kebirin ciğeridir. Burada da çok melaike vardır. Rızıklar üzere vekil olan melek bunların büyüğüdür. Mikail bunlardandır. Zira mikail alemin rızkına sebeptir.

Dalak, yedinci kat göktür. Yıldızı Zuhal'dir. ( satürn gezegeni ). Bu felekte de çok melaik vardır. Ruhları almak için vekil olan melek bunların en büyüğüdür. Azrail bunlardandır. Zira, azrail dünyadaki insanların ruhlarını almakla görevlidir.



---
* Bazı bölümlerde Ahmet Hulusi'nin "Tasavvuf Ehli'nin Burçlar hakkında görüşleri" adlı çalışmasından eklemeler yapılmıştır.
* Alıntıları yaptığım Fütuhat-ı Mekkiye adlı eser Ekrem Demirli'nin çevirisini yaptığı 18. ciltlik eseridir.
* Bazı alıntılar birden fazla sitede yer aldığı için asıl ilk kaynak belirsizdir.
Aramak, güzel bir çabadır.

Uchiha Sasuke

Re: Burçlar ve Eserleriyle Din Alimlerinin Konuya Bakışı

Okunmamış mesaj gönderen Uchiha Sasuke »

Çok güzelmiş Abi teşekkürler..

Bende sürekli karşı çıkardım direk, gayb ile alakalı şeylerde sıkıntı çıkacağını bildiğim için ve bir sitede yazı okuduğum için. Okumaz olaydım..
Aslında üzerine gitsek güzel olacak da Müslümanın ne işi var burçlarla falan değil mi.. (:

Burası işte olayı özetliyor bence..
Yönetici yazdı: 08 Şub, 01:55 “Marifetname”de, gezegenlerin tesirinin hakikati bahsinde beşinci nevi’nde özetle şöyle demektedir İbrahim Hakkı Hazretleri:

Yıldızlar meleklerin elinde mecbur ve muztardır. Melekler de Hak Teâlâ’nın emrinde boyun eğerler, itaat ederler. Hepsi onun iradesi ile ve kudreti ile harekette ve hareketsizliktedir.

Güneş, sıcak ve kurudur. Ay, soğuk ve rutubetlidir. Yıldızlar bu keyfiyetleri ile âlemde mutasarrıftır. Müneccim -astrolog- bu sözleri ile doğruyu söylemektedir. Ancak bütün işleri, yıldızlara bağlaması doğru değildir. Yıldızlar ancak Hak Teâlâ’nın izni ile bu tasarruflara yetmişlerdir. Yıldızlar ve tabiatların tesir ve tasarrufta rolleri vardır.

On iki burçta on iki melek vardır, yedi gezegen gece gündüz o burçların kapılarında dolaşıp hizmet ederler!”
Son cümlede ilginç diyecektim ama her şeyin bir görevlisi var zaten.. (:
Uchiha Sasuke

Re: Burçlar ve Eserleriyle Din Alimlerinin Konuya Bakışı

Okunmamış mesaj gönderen Uchiha Sasuke »

Uchiha Sasuke yazdı: 08 Şub, 04:01 Burası işte olayı özetliyor bence..
Özetliyor derken yani şey kısmını sadece caiz olup olmaması meselesini. Yoksa çok daha güzel ayrıntılar var yazıda..

Bende budraya döndüm iyice.. Sondan ekleme yapıyorum.. :(

Edit: Yorumumu düzenleye biliyormuşum boşuna yazdım. Güzelim konuyu mahvettim yav..
Kullanıcı avatarı
Admin
Site Yöneticisi
Mesajlar: 1166
Kayıt: 31 Eki, 15:25
Yaşadığınız İl: 7 Antalya
Burcunuz: Akrep Burcu: 23 Ekim-21 Kasım
Cinsiyetiniz: Erkek

Re: Burçlar ve Eserleriyle Din Alimlerinin Konuya Bakışı

Okunmamış mesaj gönderen Admin »

Uchiha Sasuke yazdı: 08 Şub, 04:01 Çok güzelmiş Abi teşekkürler..

Bende sürekli karşı çıkardım direk, gayb ile alakalı şeylerde sıkıntı çıkacağını bildiğim için ve bir sitede yazı okuduğum için. Okumaz olaydım..
Aslında üzerine gitsek güzel olacak da Müslümanın ne işi var burçlarla falan değil mi.. (:

Burası işte olayı özetliyor bence..
Yönetici yazdı: 08 Şub, 01:55 “Marifetname”de, gezegenlerin tesirinin hakikati bahsinde beşinci nevi’nde özetle şöyle demektedir İbrahim Hakkı Hazretleri:

Yıldızlar meleklerin elinde mecbur ve muztardır. Melekler de Hak Teâlâ’nın emrinde boyun eğerler, itaat ederler. Hepsi onun iradesi ile ve kudreti ile harekette ve hareketsizliktedir.

Güneş, sıcak ve kurudur. Ay, soğuk ve rutubetlidir. Yıldızlar bu keyfiyetleri ile âlemde mutasarrıftır. Müneccim -astrolog- bu sözleri ile doğruyu söylemektedir. Ancak bütün işleri, yıldızlara bağlaması doğru değildir. Yıldızlar ancak Hak Teâlâ’nın izni ile bu tasarruflara yetmişlerdir. Yıldızlar ve tabiatların tesir ve tasarrufta rolleri vardır.

On iki burçta on iki melek vardır, yedi gezegen gece gündüz o burçların kapılarında dolaşıp hizmet ederler!”
Son cümlede ilginç diyecektim ama her şeyin bir görevlisi var zaten.. (:
Allah herşeyi bir nedene dayalı ve ilimle yaratmış. Tabiki her insanın farklı özelliklerde olmasının, farklı kabiliyetlerde olmasının da nedenleri ve ilmi olmalı.

"O neden oldu, şu neden oldu, bu neden böyle oluyor, ben niye böyleyim" tarzı sorular sormak yerine sebepleri bulup ona göre hareket etmek daha uygun olur. Astrolojinin bu yanı insana yararlı. Allah insana araştırıp öğrensin, keşfetsin diye akıl ve şuur vermiş.
Aramak, güzel bir çabadır.
Uchiha Sasuke

Re: Burçlar ve Eserleriyle Din Alimlerinin Konuya Bakışı

Okunmamış mesaj gönderen Uchiha Sasuke »

Yönetici yazdı: 12 Şub, 18:02 Allah herşeyi bir nedene dayalı ve ilimle yaratmış. Tabiki her insanın farklı özelliklerde olmasının, farklı kabiliyetlerde olmasının da nedenleri ve ilmi olmalı.

"O neden oldu, şu neden oldu, bu neden böyle oluyor, ben niye böyleyim" tarzı sorular sormak yerine sebepleri bilim sonuçları etkilemekte gene bizim elimizde. Astrolojinin bu yanı insana yararlı. Allah insana araştırıp öğrensin, keşfetsin diye akıl ve şuur vermiş.
Aynen Abi o yüzden yelkenleri suya indirdim.. (:

Kullanıcı avatarı
Admin
Site Yöneticisi
Mesajlar: 1166
Kayıt: 31 Eki, 15:25
Yaşadığınız İl: 7 Antalya
Burcunuz: Akrep Burcu: 23 Ekim-21 Kasım
Cinsiyetiniz: Erkek

Re: Burçlar ve Eserleriyle Din Alimlerinin Konuya Bakışı

Okunmamış mesaj gönderen Admin »

İndirme hemen, tadı tuzu kalmaz herkes hemen indirirse yelkenleri.
Aramak, güzel bir çabadır.
Uchiha Sasuke

Re: Burçlar ve Eserleriyle Din Alimlerinin Konuya Bakışı

Okunmamış mesaj gönderen Uchiha Sasuke »

Benim bu yelkenler at gözlüğü gibi, indirmeyince geniş açıdan bakamıyorum. Ama indirdiğimiz gibi de kaldırırız Abi sıkıntı yok.. (:
Uchiha Sasuke

Re: Burçlar ve Eserleriyle Din Alimlerinin Konuya Bakışı

Okunmamış mesaj gönderen Uchiha Sasuke »

Abi bu Yıldızname'ye din alimleri ne diyor ? Ben biraz baktım da tam anlayamadım. Falcılık değil mi bu ? Burçlarla falan alakası yok gibi duruyor..
Falcılık ise zaten caiz değildir..
Kullanıcı avatarı
Admin
Site Yöneticisi
Mesajlar: 1166
Kayıt: 31 Eki, 15:25
Yaşadığınız İl: 7 Antalya
Burcunuz: Akrep Burcu: 23 Ekim-21 Kasım
Cinsiyetiniz: Erkek

Re: Burçlar ve Eserleriyle Din Alimlerinin Konuya Bakışı

Okunmamış mesaj gönderen Admin »

Yıldızname konusu da burçlar konusu gibi karıştırılan konulardan. Nasıl ki burçlar=fal şeklinde algılanıyor Yıldızname konusu da değişime uğramış. İster astroloji olsun ister yıldızname olsun, kişi kendisini tanımak, eksilerini artılarını öğrenmek ve buna göre kendisini geliştirmek için analiz yaparsa sorun olma ihtimali var mıdır?
Sıkıntılı olan nokta, gelecekle ilgili bilgiler çıkarıp tüm hayatını buna göre düzenleme, sebep ve sonuçları tümüyle unsurlara (gezegenlere ve etkilerine) bağlamak, sakıncalı görülüyor. Hatta hem aklen hem de dinen uygun olmaz görüşündeyim.
Din alimleri belli vakitlerin dua için daha uygun olduğunu, belli vakitlerde bazı işleri yapmanın bazı işleri de yapmamanın uygun olduğunu bunun da gezegen etkileri ile ilgili olduğunu belirtiyorlar (Konudaki Marifetname'deki şiir özeti gibidir) Buradan dinen bu etkiler de göz önünde bulundurularak Allah'ın yarattığı sisteme uygun bazı işlerin bazı zamanlara göre ayarlanabileceği sonucu çıkarılabilir. Namaz vakitlerinin belli aralıklarla düzenlenmesi, gecenin belli dilimlerinin farklılığı, gece gündüz yapılacak işler vs. Burada bakış açısı önemli.

Yıldızname konusunda başına gelen bazı durumların sebebini öğrenmek, gelecekle ilgili bilgiler almak ve buna göre hareket etmek için gidilirse uygun olur mu? Ebced ve cifirle bazı bilgiler ortaya çıkarılabilse de bunlar kesin olmayan yani değişebilir kader kısmıdır. Kesin olanı sadece Allah bilir. Gerekli olduğunda işin uzmanından yardım alınabilir ama bilindik tarzda gelecekle ilgili bilgi almak için ister yıldızname ister horoskop olsun yaşam döngüsünü ve aklın işleyişini bozacağı, belli verilere göre hareket etmeye programlanacağı için uygun olmaz (Bu ifadeler fetva gibi algılanmasın, edinimlerime dayanarak yazıyorum) Genelde bu gibi konularda baktıranların bakış açısı "Ha kahve falı ha yıldızname" tarzında olduğu için uygun olup olmadığı açıktır sanırım.

Bu konuda dini soru-cevap sitelerine baktım biraz bir sitede güzel metinler buldum. Ancak konu kendi içerisinde de hassas olduğu için iyi değerlendirilmeli.

Yıldızname

Halk arasında "Yıldıznama" denilen şey, çoğunlukla para verilip sözde hocalara baktırılarak bulunan… Kur’an'ın içerisinden bir takım nümerolojik metodla geleceği ya da kısmet meselesini ele aldığına inanılan metodun/yöntemin adı. Oysa buna "Yıldızname" denemez. Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi Kur’an-ı Kerim, farklı noktalarda yıldızlara dikkat çekse de, asla bir fal kitabı değildir. Kesinlikle onu, bu gibi süflî işlere alet etmemelidir.

Peki Yıldızname denilen şeyin gerçeği nedir?

Yıldızname, eskiden astrologların (müneccimlerin) çıkarttıkları, gökyüzündeki gezegen konumlarına bakarak yaptıkları yorumlardır. Özellikle ‘doğum haritası analizi’ gerçek manada bir Yıldızname'dir. Bu harita kişilik analizleri yapılmasına izin verir… Sizi anlatır, sizin ilişkilerinizi, zayıf ve güçlü yanlarınızı söylerken, dikkat etmeniz gereken hususları gösterir. Buradan size gelecekle ilgili kesin şeyler söyleyenler olursa, bilin ki yalan söyler!

‘Doğum haritası analizi’ size birtakım şeyleri işaret eder; sağlığınıza, işlerinize dikkat edin, dua edin der. Kalkıp sizin kesin olarak nerede ve nasıl öleceğinizi söylemez, söyleyemez.

Bu itibarla bir takım cinci hocaların(!) Kur’an'dan yola çıkarak fal bakması "Yıldızname" değildir ve asla kabul edilemez. Bunlara fırsat da verilmemelidir.

Türkçemizdeki tabirlerimizden, "Yıldızımız barışmıyor" sözleri de astroloji ve Doğum haritasındaki iki kişinin yıldızlarının (gezegenlerinin) açılarının ters ve zıt oluşlarını ifadeden ibarettir. [Ayhan Özcimbit, İslam'da Astroloji Doğum Haritası Rehberi Hayatın Anlamı Esmaül Hüsna Yaşam şifreleri]

Tabii aslında bu sözün açık ve anlaşılır manası; iki kişi, aralarında görüş, düşünce ve duygu ayrılıkları bulunup birbirlerinden hoşlanmamak, birbirleriyle iyi geçinmemek, anlaşıp uyuşamamaktır. Mesela, “Şu adamla yıldızım bir türlü barışmadı gitti” cümlesinde olduğu gibi.
http://www.mollacami.net/soru-ve-cevaplar-537.html
Aramak, güzel bir çabadır.
Uchiha Sasuke

Re: Burçlar ve Eserleriyle Din Alimlerinin Konuya Bakışı

Okunmamış mesaj gönderen Uchiha Sasuke »

Gayb ile alakalı her şey sıkıntılı ama onun haricin de bir sıkıntı yok o zaman.

Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“Astroloji” sayfasına dön