Netenes'in Arşivi

Moderatör: Sai

netenes

Netenes'in Arşivi

Okunmamış mesaj gönderen netenes »

Evet arkadaşlar ben parapsikolojiye başladığımdan beri araştırmalarımı biriktiririm fakat şu an elimde %15i falan var %40 lık bir kısmı ise malesef kayıp :( ama elimdekileri sizlerle paylaşmak istiyorum açtığım bilgi konuları elimdeki bilgiler v.s. çoğunu buraya koyacağım aklıma geldikçe bu mesajı değiştirip ekleme yapacağım.


***aura güçlendirme(http://www.beyingucu.net/viewtopic.php? ... rsi#p19582)

Şimdi aura nedir ne değildir diye uzunca anlatmaya gerek duymadım zaten parapsikolojiye giren insanların 1. haftasında auranın ne olduğu hemen hemen anladıklarının düşünüyorum..

1-)İlk olarak tabikide nereye oturacağımıza karar verelim bu aslında biraz özneldir kişiye göre değişebilir..
Ama tercihim deniz kıyısı veya nehir yanıda olabilir.İmkanınız yoksa hava değişimi rahatça olan bir yer olabilir.

2-)Oturuşumuz lotus pozisyonunda olması dahada iyidir fakat çeşitli sebeplerle yapmayanlar varsa bağdaş kursunlar..


3-)Omurganızın dik durmasına özen gösteriniz bu chakralarınız üst üste gelmesini sağlayacaktır..


4-)Kesinlikle bir yere uzanıp yatmayın uygun olduğunu düşünmüyorum...



Hazırlık evresi bitti:)


Şimdi sırasıyla



Derin Derin nefesler alın yavaş yavaş gidip gelen nefesler..




Her gelişinde içinize huzur ve mutluluk doldurmakta


Kafanızdaki düşüncelerinizi boşaltmak için uğraşmayın sadece nefesinize ve sessizliğe odaklanın bu size yardımcı olacaktır



10 Sn boyunca bir nefes ritmine giriş yapın..



Ve bununla birlikte gevşemeye başladığınızı farkedin..
Bütün kaslarınız gevşesin...






Her nefes alışınızda etrafınızdaki bütün iyi olan duyguların düşüncelerin sizi iyileştirdiğini fark edin..



Bir mıknatıs gibi..



Sizi saran bu enerjinin rengini siz belirleyi altın sarısı..Gerçek beyaz tercihimdir..



Evrenden gelen Pozitif enerji huzmesini vücudunuzu delip geçtiğini hissedin



Çevrenizde dönüp duran enerji dalgasını hissedin ve onun tatlı sıcaklığını ve hafif esintisini hissedin.



Gittikçe güçlenmekte ve sizi sarmakta nefesinizden burnunuzdan içeriye girmektedir..



Tüm damarlarınız pozitif enerinin kışkırtcı etkisiyle bırakın dolsun..



Işık bir kelebeğin kozasından çıkmış gibi sizi sardığını düşünün..




Sadece olumlu düşünceleriniz beyninizden geçiyor..



İçinizden ışığa seslenin onu çağırın çevrenizde her esintide onu aklınıza getirin..


Ona ve Rabbinize teşekkür edin...


Sürekli olarak sizi koruyacağanızı bilin..




Sizi bırakmamasını isteyin bağlarınızı güçlendirin..





Bunu yaparken ben hafif bir müzik dinlemekteyim sizede öneririm buyrun arkadaşlar..

İç sızısı.Mp3
http://rapidshare.com/files/126055649/_ ... _.rar.html

Snow.mp3
http://rapidshare.com/files/126055987/Snow.rar.html

Yorum ve Önerileriniz bekliyorum Yardımcı olabildiysem ne mutlu bana..
iyi günler..
Işığınız bol olsun....
[/b][/color]


***Bir arkadaşın bazı şüpheleri ve o şüphelerin giderilmesi(http://www.beyingucu.net/viewtopic.php? ... potezlerim)

Daha öncelerden de belirtiğim gibi;
amacım bu beyin gücünü bilimsel olarak masaya yatırmak ve gerçek olup olmadığını kanıtlamak.
(En azından kendi gözlerimle görmem gerek. Bu belki de bir ömür sürebilir farkındayım.)
Şuan bunlara %60 inanıyorum %40 inanmıyorum diyebilirim.
%40 ın büyük kısmını aşağıda belirteceğim 3 hipotez oluşturuyor.

Uzatmadan Direk konuya giriyorum.

1]
Psi-wheel de ki dönmenin elektriksel olmadığını başlığın birisinde ayrıntılı olarak açıklamıştım.
http://www.beyingucu.net/viewtopic.php?f=53&t=1517
Peki psi-wheel için ellerimizi koyduğumuzda elimizin oluşturduğu sıcak hava yüksek basınca sebep olabilir.
Elimizin dışında ise nispeten soğuk hava vardır. Bilindiği gibi rüzgar hortumları da bu tür bir doğa olayı ile oluşur. (Yüksek ve alçak basınç farkı yani.) Elimizin içinde bu tür bir hava akımı oluştuğundan psi-wheel dönüyor olabilir mi?

2]
Psi-ball oluşturuyorum diyen arkadaşlar. Psi-ball oluştururken elinizi sabit tuttuğunuzdan dolayı küçük kaslarınızın yorulması sonucu elinizi hareket ettirmekte zorlanmanızdan dolayı psi-ball oluşturduğunuzu zannediyor olabilir misiniz? (Gerçi buna hckweb ufak bir yanıt vermişti ama biraz daha açarsak iyi olur kanısındayım...)

3]
Yalancı his dediğimiz olay kaşığı tutarken ve hafiften bükmeye çalışırken et dokumuzun yumuşaklığından dolayı oluşan esneme olabilir mi?

Şimdilik bu kadar. Hipotezlerimi çürütürseniz çok makbule geçecek

Saygılarımla...



Ben cevap vermeye alışayım.

1]
Sanmam.
Çünkü psi çark ilk deneyim olarak eller yanda yapılır.
Bunda böyle yaklaşabilirsin.

-------------------------------------------------------------------

Ama eğer psi çark dönüyorsa ve sen kendimi geliştirmek istiyorum değip psi çarkın 1-1.5 metre uzağına geçerek hatta ellerini kullanmadan yapabiliyorsan bil ki psi çarkı sen dönderiyorsundur.

Bu sözümden dolayı "ellerimizin arasında sadece düşünerek yaptığını kanıtlayamadın" denilebilir.

Ona da şöyle cevap vermek isterim.

Eğer öyle ise ellerimizin arasında istediği yöne döndürebilip, ellerini hareket ettirmeden psi çarkı durduran arkadaşlarımıza ayıp olur.
İlk başlayanlar için ise, döndüğünü görüp içinde bir heyecan oluştuktan sonra duran psi çarkları örnek verebilirim.


2]
Ben buna kendi psi top yöntemimi anlatarak cevap vermek istiyorum.
Belki sorularına cevap vermiş olurum.

------------------------------------------------------------------------------------------

Önce ellerimin arasında 10-15 cm olacak şekilde yere dik avuç ayalarım birbirine paralel şekilde tutuyorum.

Biraz konsantrasyondan sonra, düşey düzlemde birbirlerini 180 derece ile takip eder şekilde hareket ettiriyorum ellerimi. (Biraz fiziksel açıklama oldu ama.. )

Psi top için kendi enerjimi kullanmayı tercih ediyorum.
Ama enerjinin avuçlarıma aktığını imajine etmek yerine bunu hissediyorum. (İmajineye pek inanmıyorum da.)
Tabi bu sırada derin nefes ile vucüttaki enerjinin oluşum hızını arttırarak psi topun oluşumunu hızlandırıyorum.

Bir süre sonra psi topun yaptığı basıncı hissetmeye başlıyor eller.

Daha sonra derin nefese ara verip parmaklarımı hareket ettirerek enerjinin dağılmasını sağlıyorum avcumun içine.
Bu şekilde hem ellerimi hareket ettirince psi topun bozulmayacağını anlıyorum. Hemde parmaklarım birbirine değiyormuş gibi hissediyor ve enerjini avuçlarımın içinde olduğumu iyiden iyiye hissediyorum.

Daha sonra psi topu büyütmek için yeniden derin nefese başlıyorum ve ellerimi birbiri yönünde psi topa baskı uyguluyorum.

Böylece psi top büyüdüğünde ellerimin yaklaştırmam için daha çok uğraşmam gerekecek.
Bunun için de baskıyı az yapıyorum.

En sonunda psi topu ideal enerji ile doldurup büyüttükten sonra sağ elimi sola itiyorum ve sol elimin de o yönde ilerliyor(veya sol el).

Bunu ilk başta acaba bilerek mi yapıyorum dedim ve önyargı ile yaklaştım.
Diğer elimi serbest bıraktım. Buna rağmen elim hareket etti.
İki elimin arasındaki mesafe değişmemiş oldu.

Diğer mesajımdaki konuyu ise şöyle özetleyeyim;
Psi topu oluşturduktan sonra ellerimin yerini aniden enerjiden kopuk bir şekilde çektiğimde enerjiyi sadece oluşturduğum yerde hissediyorum. (Eller aynı konumda tabi her durumda)

3]

Zaten paranormal/psişik deneyimlerde konsantre yoğunluğu bir yere çok verildiği için o bölge hassastır.

Bundan dolayı derinin herhangi bir etkisi yalancı hisse neden olacaktır.

Zaten dediğin doğru.

--------------------------------------------------------------------

İnşallah hipotezlerini biraz da olsa çürütmüşümdür.

Gerçi bu hipotezler çürütülemez çünkü adı üstünde paranormal (normal dışı).


Teşekkür ederim...


***Astral seyahatin geniş anlatımı(http://www.beyingucu.net/viewtopic.php? ... ehat#p5503)


Astral Seyahat Nedir?
Bedenimizi belirli bir süre terk ederek çeşitli yerlere düşünce hızı ile gidip, gittiğimiz yerlerde meydana gelen olayları izleyebilmemiz mümkündür. Parapsikoloji Enstitüleri'nde incelenen Duyular Dışı Algılamalarımız arasında en ilginçlerinden biridir...

Şuurumuzun fiziki bedenimizin dışına yansıması ya da diğer bir tanımla, şuurluluk alanımızın genişleyerek beden dışına taşma olayına Astral Seyahat veya Şuur Projeksiyonu adı verilir.

Bu yansıma fiziki evrenin her hangi bir noktasına olabildiği gibi, fiziki evrenin ötesindeki ortamlara da olabilmektedir. Diğer Duyular Dışı Algılamalarımızda olduğu gibi aslında hepimizde bu yetenek vardır. Fakat hepimiz bu yeteneğimizi kullanamayız.

Parapsikoloji Kürsüleri'nde, özel metodlarla gerçekleştirilen Astral Seyahat çalışmalarında oldukça önemli adımlar atılmış durumdadır: İnsan yapısına, yaşama, varoluşa, fizik evren yapısına yepyeni boyutlar getiren bu çalışmalar aynı zamanda, ölüm ve ölüm ötesi yaşamla ilgili konular hakkında da son derece önemli bilgilerin biraraya getirilmesinde çok büyük bir fonksiyon görmüştür.

Astral Seyahat Herkes Tarafından Yapılabilir mi?

Evet... Özel metotlarla bu yeteneğimizden yararlanabilmemiz mümkündür. Ancak bıkmadan, usanmadan, büyük bir sabırla üstünde çalışılması gerekebilir. İlk denemelerinde bu tecrübeyi yaşayabilenler olmuşsa da, genellikle uzun süre üstünde çalışılması gerekebilir. Bu çalışmada başarı elde edip edememeniz tamamen size bağlıdır. Özellikle deney öncesi sağlamanız gereken şartları tam anlamıyla yerine getirebilirseniz, başarısızlığa uğrama şansınız oldukça azalacaktır.
Özel çalışmalarla gerçekleştirilebilmekte olan Astral Seyahat, hiç bir çalışma yapmadan bazen kendiliğinden de yaşanabilir. Dünya üzerinde birçok insanın başından böyle bir tecrübe geçmiştir.
Kendiliğinden meydana gelen olaylarda genellikle bu ayrışma uyku sırasında gerçekleşir. Uyumakta olduğu bir sırada kendini bedeninin dışında hatta bedenini yukardan seyrederken bulan insanların sayısı bir hayli fazladır. Bu tür bir olayla karşılaşan bazı kişiler, bu konuda yeterli bilgiye sahip değilse, kendinde psikolojik dengesizliklerin başladığı endişesine kapılarak, bu olaydan hiç kimseye söz etmeme yolunu seçmektedir. Oysaki bu, herhangi bir rahatsızlık belirtisi değil, parapsişik bir yeteneğimizin kendiliğinden ortaya çıkmasıyla meydana gelen bir tecrübedir.

Astral Seyahat Sırasında Yaşananlar
Astral Seyahat sırasında bedenin değişik yerlerinde seğirmeler, kulakta çınlamalar ve tam ayrışma anında ise, çatırdama ya da buna benzer bir takım sesler duyulabilir.

Astral seyahat yaparak bedeninden geçici bir süre ayrılanlar, başlarından geçen bu tecrübelerini genellikle birbirlerine çok benzer ifadelerle anlatmaktadırlar...

İşte onlardan birkaç örnek:
"Beden dışındaki ilk tecrübemi gayet iyi hatırlıyorum. O zamanlar 7 yaşındaydım ve böyle bir şeyden haberim yoktu. Bir yaz günü, sabahın erken saatlerinde çok susamış olarak uyandım. Yataktan dışarıya çıkarak içme suyunun bulunduğu yere gittim. Ancak sürahi boştu. Bunun üzerine pencereye doğru yürüyerek perdenin aralığından güneşin ilk ışıkları ile aydınlanan bahçeye baktım. Sonra geri dönerek yatağa geldim. Yatağın dolu olduğunu gördüğüm zaman şok geçirdim. Yatağımda uyumakta olan birisi vardı ve bu insanın kendim olduğunu gördüğüm zaman korku ve şaşkınlığım daha da arttı. Bu şaşkınlık sebebiyle olsa gerek, aniden ve süratle bedene çekildiğimi ve ayaklarımın bedenin ayakları üzerine gelecek şekilde bedene gömüldüğümü hissettim. Sonra uyandım. Daha sonra bu olay bir çok kereler tekrarlandı."
"Bir deniz seyahatindeydim. Bir gün sırt üstü yatarken uykuya dalmışım. Bir kabus görmeye başladım. Gemi batmakta sular yavaş yavaş yükselmekteydi. Fakat ben sular çeneme gelinceye kadar kayıtsız kaldım. Sonra büyük bir mücadele sonucu soğuk bir ter içinde uyandım. Bir kaç dakika içinde tekrar uyumuşum. Bir ara yan tarafıma dönük olarak yatarken, geminin bölmesine doğru hareket etmekte olduğumu hissettim. Çok hoş bir histi bu. Her şeyin farkındaydım. Tamamen bilincim yerinde olduğu halde bu olayı normal karşılamam sonradan beni çok şaşırttı. Sırt üstü yatacak şekilde yavaşça döndüm. Sonra böyle uyuya kalırsam ikinci bir kabus görürüm düşüncesi ile tekrar yan tarafıma dönmek istedim. Ancak bu çok zor bir işti ve epey mücadele etmek zorunda kaldım. Bu olaya rağmen her şeyi hala normal karşılamaktaydım. Yanlamasına dönmüştüm ki, bir kuvvetin beni sırtımdan geriye doğru çektiğini hissettim. Bir kaç dakika orada Öylece yanlamasına sallanır vaziyette kaldım. Bedenimin sallantısı durduğu halde, sol bacağım sallanmasına bir müddet daha devam etti. İşte bu bana tuhaf gelmişti... Bunun üzerinde düşünüyordum ki bedenimin dışında olduğum fikri birden zihnimde canlandı. O kadar tatlı bir histi ki, burada kalmaya karar verdim. Ne olacağını beklemeye koyuldum... Bir ara kendimi kapıdan 30 cm, yerden ise 210 cm kadar yükseklikte buldum. Sonra koridorda ayak sesleri işittim. Gelip beni bu halde görürlerse ne aptalca bir şey olacağını düşünmüştüm ki bir sıçrama oldu ve uyandım. Sıçrama merdivenden inerken veya çıkarken basamak olmadığı halde var zannıyla atılan adım sonucu ortaya çıkan sarsılmaya benziyordu...

Aynı yılın Eyiül'ünde karaya ayak bastığımda, bu olayla ikinci kez karşılaştım. Pozisyonum ilk seferinde olduğu gibiydi. Yegane fark, odamın oldukça aydınlık oluşuydu. Her zamanki gibi normal bir uykuya dalmıştım. Sonra kendimi, ayaklarım eksen olmak üzere yanlamasına doğru şiddetle sallanır buldum... Daha sonra bu sallanma sona erdi. Fiziki bedenimden 1 metre kadar yükseldim ve havada asılı durmaya başladım. Bir İki dakika sonra sağa doğru hareket ettim ve ayaklarım yavaşça yere doğru gelecek şekilde aşağı süzüldüm. İşte o zaman etrafı görebildiğimin farkına vardım. Artan heyecanımı bastırmayı başararak aynaya doğru yürüdüm. Sanki suyun altında zorlukla yürüyor gibiydim. Birden bir şok geçirdim. Bedenim hemen arkamda bulunan divanda yatmaktaydı ve ben onu dışardan izleyebiliyordum. Bir an için ölmüş olabileceğimi düşündüm."

Fiziki Beden Terkedilebilir
Kendimizi o kadar çok fiziki bedenimizle bir görmeye alışmışızdır ki, onu geçici bir süre de olsa terk etmek fikri bile bazılarımıza garip duygular verebilir... İnsanı sadece fizik bedenden ibaret görenler ya da ısrarla böyle görmek isteyenler için bu yeteneğin olması büyük bir talihsizliktir!... Çünkü bu yeteneğimiz bizim sadece fiziksel bir yapıya sahip olmadığımızın en büyük kanıtlarından biridir.
Çok eski çağlardan günümüze kadar hemen tüm toplumlarda Astral Seyahat yapabilen kişiler çıkmıştır.

Günümüzde yapılan laboratuvar deneyleri ise, bizlere son derece ilginç ve adeta elle tutulur bazı sonuçlar vermiştir. Ölmekte olan hastalar tartılmış, terlemenin getirdiği kayıplar göz önüne alınmış ve kaydedilmiştir. Ölüme doğru, saatte 28 gramlık toplam hafifleme izlenmiştir. Ölüm gerçekleştiğinde ise, bir anda beden 21 gram hafiflemiştir. Ayrıca birçok ölüm anı fotoğraflarında, bedenlerin üzerinde bulutumsu görüntüler belirmiş hatta bunların bir kısmı fotoğraflarla da belgelenmiştir... Demek ki, vücuttan dışarı çıkan bir şey vardır. O şey gerek ölüm, gerek normal uyku, gerekse astral ayrılma anlarında fizik bedeni terketmektedir.

Benliğin ve bedenin birbirinden ayrılması; bazen uykuda, bir baygınlık ya da ağır bir hastalık anında da ortaya çıkabilmektedir. Böyle bir olayla karşılaşan birçok kişi bedenini yukarıdan seyredebilmektedir. Bazıları kendilerini bir bulut olarak tarif etmişlerdir. Bu da bedenden dışarı çıkan birşeylerin olduğunun en büyük kanıtlardından biridir. Bir kısmı da bedenlerine göbekbağına benzer ışıltılı bir bağla bağlı olduklarını anlatmışlardır. Ayrılma olayını yaşayan kişi genellikle çok mutludur ve hafiflemiştir. Duvar, kapı gibi bütün katı engellerden rahatça geçebilir. Bazı olaylarda astral seyahat yapanların, ölmüş yakınlarıyla karşılaştıkları da görülmüştür. Fiziki hiçbir eşyaya veya yakında bulunan bir başka kişiye temas edilememektedir.

Olayın başında ve sonunda hissedilen temel duygular, bir boşluğa doğru düşüş ve felç olma hissidir. Bu iki duyguyu herkes yaşamıştır. Özellikle uykuya geçiş anlarında bir boşluğa düşüş duygusu ve arkasından gelen müthiş bir korku hepimiz için tanıdıktır. Hatta bazen hareket etmek isteriz ama bir türlü edemeyiz, sanki elimiz ayağımız bağlanmıştır.... Bir güç bizi engellemektedir... Yani bedenimiz benliğimizi dinlememektedir. Bunun sebebi astral bedenimizin fizik bedenimizle olan irtibatının o anda zayıflamış olmasıdır. Halk arasında genellikle bu tür hareketsiz kalma durumlarına kara basan geldi insanı etkisiz bıraktı gibi yorumlar yapılmaktaysa da, bu olayların kara basanlarla falan hiç bir ilgisi ve alakası yoktur.
İslam Düşünürleri'nin Konuya Yaklaşımları
Mevlana Celalettin Rumi, ruhun uykuda bedenden ayrıldığını söyler ve Mesnevi'sinde bu düşüncesini şöyle belirtir: "Can; atlarınızı eğersiz koyar, bu sır ölümün kardeşidir, sırrıdır. Ama gündüzün geri gelmesi için ayaklarını uzun bir bağla bağlar. Can; boşlukta astar gibi gizlidir, bedense yorgan altında döner durur. Sen bedensiz bir bedene sahipsin."

İbni Sina, insanın ruhla bedenden oluştuğunu belirtir. Ve şöyle der: "Beden nefsin çalışmasına uygun bir hale gelince, ruh bedene gönderilir, istenirse bedenden ayrılır. Tamamen ayrılınca bir daha yok olmaz."

Tasavvufi çalışmalarda ruh ve beden ilişkisinin üzerinde özellikle durulur. Mesnevi'nin birçok yerinde, Ahmed Efla-ki'nin "Ariflerin Menkıbeleri" adlı eserinde ve sayısız evliya, ermiş ve veli öykülerinde; ruhun gerek istenildiği zaman, gerekse istemeden bedenden ayrılabildiği anlatılmıştır. Genellikle bu olay keramet ve mucize olarak nitelendirilir. Şeyh Bedrettin, "Varidat" adlı eserinde bunu açıkça anlatır:

"Bazen kendimi latifleşmiş hissederim, fizik bedenim o varlığın bir kopyasıdır. Bu latif varlık, beden şeklinde görülür. Tıpkı buharın yoğunlaşmadan evvel görülememesi gibi, buhar yosunlanınca bulut olur, görülür."

Örnekleri çoğaltmak mümkün... Ancak konuyu çok uzatmamak için birkaç örnekle yetiniyoruz...
Diğer Dinlerin Astral Çıkış Hakkındaki Görüşleri
Hint Öğretileri'nde insanın üç bedenden oluştuğundan sözedilir. Bunlar fiziki, esiri ve ruhsal bedenlerdir. Taoist düşüncede insan vücudunda, evrenin mutlak enerjisinin bir zerresinin depolandığı ve bu enerjinin ruhsal bir varlık olduğu ifade edilir. Bu ruhsal enerji, eğitim ve öğrenim sonucu fizik beden dışına çıkarılabilir. Doğu inançlarının ve öğretilerinin dışında, batıda da aynı yaklaşımlar görülür. Hz. İsa'nın havarisi St. Paul, insanda ruhsal ve doğasal iki beden olduğunu söylemiştir.

İsa Peygamber, İncil'de şöyle demektedir:
"Öyle bir adam bilirim ki, bedenin dışında mı? Bilinmez..." (İncil, 2/12:3)
1195'te İtalya'da yaşayan ünlü Aziz St.Antuan'ın mucizeleri arasında, bedenini bir kilisede bırakıp, başka bir kiliseye gittiği ve orada göründüğü olayı yer almaktadır.
Fiziki Beden ve Astral Beden
Normal şartlar içinde yaşarken şuurumuz (bilincimiz) fiziki bedenin içinde toplanmış durumdadır.
Geçmişden günümüze kadar gelen tüm toplumların geleneksel bilgilerinde; fiziki bedenimizin dışına taştığı özel durumlarda, şuurumuzun toplandığı başka bir bedenden daha bahsedilmiştir... Ölüm anında bedenden ayrılarak spatyoma intikal eden ruhsal enerjinin kullanmaya devam ettiği ve çeşitli yaşamlar boyunca kullanılan bir bedendir bu...

Konuyu biraz açalım...
Ruhsal Enerjinin en önemli özelliklerinden biri şuurlu bir varlık oluşudur.
Hep sorulur... Ruh nedir diye...
Ruh Varlığı: irtibat sağlayabildiği alemlerin icaplarına uyarak, o alemlere konsantre olabilen ve konsantre olduğu alemlerde planlar tertip ederek bedenlenebilen şuurlu bir varlıktır.
Bu tanım şu ana kadar elde edilebilmiş olan Ruh Varlığı'nın özellikleriyle ilgili en kapsamlı ve eğer yeteri kadar anlaşılabilirse içinde bir çok bilgiyi barındırabilen bir tanımdır... Bu tanımda da görmüş olduğumuz gibi en belirgin vasıflarından biri; onun şuurlu bir varlık oluşudur...

İrtibat sağlayacağı fizik alemlerin özelliklerine göre, varlık kendi şuurunu belli bir oranda daraltmak zorundadır... Başka türlü o alemlerin icaplarına, yani şartlarına uyum gösteremez.
İrtibata geçeceği o fizik alemin özelliklerine göre varlık; bazen % 10, bazen % 30 , bazen % 70 , bazen de % 90'lara varan, şuurunda daraltmalar yapmak zorunda kalır... Şu anda bizim dünyamızda olduğu gibi...

Eski Sufiler'in Dünyayı hapishane hayatına benzetmiş olmalarının sebebi budur... Dünya üzerinde mevcut potansiyel enerjisinin ancak çok küçük bir kısmını kullanabildiğini ve bu nedenle çok kısıtlı şartlarda yaşamakta olduğunu farkeden insanlar çok eski devirlerden beri, inisiyatik merkezlerde daha hür ve daha özgür bir yaşamın yollarını aramaya çalışmışlardır... Ve bu özel çalışmalara katılanlar yaptıkları özel çalışmalarla bazı ruhsal tecrübeler de yaşamışlardır. Bunların arasında Astral Seyahat da bulunmaktaydı. Bizzat kendilerinin de deneyerek gözlemledikleri bu çalışmalar; gerçekten de ruhsal enerjinin fiziki bedenin haricinde bazı bedenler kullandığını göstermiştir...
Astral Beden ve Aura
Potansiyel enerjisinin ancak % 10'luk bir kısmıyla varlık bu dünyada yaşarken, şuurunun da tamamım değil sadece % 10'luk daraltılmış kısmım kullanabilir. Dolayısıyla sahip olduğu pekçok ruhsal yeteneklerini bu dünya yaşamında kullanamama durumuyla karşı karşıya kalır. Bütün bunların sonucu olarak, kendisini sadece bedenden ibaret bir varlık olarak görme yanılgısı içine dahi düşebilir. Oysa ki ben dediği bilinci asıl ruhunun sonsuz imkanlarından sadece ama sadece çok küçük bir kısmıdır...

Şuurun toplandığı birden fazla merkez vardır ki bunlardan bir tanesi, çok eski devirlerden beri astral beden ya da esiri beden olarak isimlendirilmiştir.

Belirli sinir merkezlerine bağlı bulunan, bir nevi seyyal enerjetik maddeler toplamıdır da diyebiliriz bu astral bedene...

Bu enerjetik bedenin fiziki bedenle irtibatından doğan bir ışınım vardır. Mavimsi gri renkteki bir dumana benzer görüntüsü olan bu ışınımı, bazı medyomik hassasiyete sahip insanlar görebilmektedir. Bu ışınım hareketi; fiziki bedenin her yerinde, çeşitli renklerde kendini gösterir. Biyomanyetik bu enerji alanına hepimizin bildiği gibi Parapsikoloji'de "Aura" ismi verilir.
Anlayışımızı kolaylaştırmak için fiziki bedeni bal peteklerine benzetecek olursak, söz konusu enerjetik astral bedenin bu petekleri dolduran bir akışkan olduğunu söyleyebiliriz...

Belirli bir şekli olmayan bu maddeler topluluğu, varlığın düşünceleriyle istenilen bir görünüme sokulabilir. Hayalet gördüğünü iddia eden insanların gördükleri şey aslında işte bu astral bedenin çeşitli şekillere bürünmüş halidir... Yani hayalet denilen şey ruhun görüntüsü değil, ruhsal enerjinin şekillendirdiği astral bedendir.

Dünyanın birçok ülkesinde bu konuyla ilgili çalışmalar, 1960'lı yılların sonlarına doğru önemli sonuçların alınmasına yol açmıştır. Hatta ruhsal bir enerjinin varlığım kabul etmeyen ve materyalizmin kalesi olan eski Demirperde Ülkeleri'nde bile...

Örneğin; 1968 yılında Çekoslavak ve Bulgar bilimadamları dünya kamuoyuna ortak bir açıklama yaparak; bitkiler ve hayvanlar da dahil olmak üzere, tüm canlı varlıkların sadece atom ve moleküllerden meydana gelen fiziki bir bedenlerinin olmadığını, fiziki bedenin eşi olan bir enerji bedenin de mevcut olduğunu keşfettiklerini ilan etmişler ve bu bedene de "biyolojik plazma bedeni" adını vermişlerdi...

Astral Bedenin Fizik Bedenle Olan İrtibatı
Fiziki ve astral bedenler oluşumlanndaki maddeler açısından birbirlerinden çok farklı olup, fiziki beden fiziki plana, astral beden de astral aleme aittirler. Şuur kütlesi, fiziki bedende toplandığı zaman, sadece fiziki alemi fark edebilmekte, astral alemi algılayamamaktadır. Şuur kütlesi astral bedende toplandığı zaman ise sadece astral alemi farkedebilmekte, fiziki alemi algılayamamaktadır. Öyle görünmetedir ki, belirli şartların oluştuğu özel durumlarda, bu iki halin arasında, iki planın da kısmen algılanabildikleri diğer haller de mevcuttur.

Bu hallerin yaşanmasına en önemli etken hepimizde bulunan fakat hepimizde su üstüne çıkmayan Durugörü, Telepati, Astral Seyahat, Psikometri ve benzeri Duyular Dışı Algılamaları'mızdır.
İşte Astral Seyahat da özellikle ruhsal dünyanın gizemli kapılarını aralamada önemli işlevlerde bulunmuştur. Örneğin ruh ve beden ilişkisinin nasıl gerçekleştiğine dair önemli ipuçlarının yakalanmasına sebebiyet vermiştir.

Kendiliğinden ya da belirli metodlarla astral seyahati gerçekleştirmiş olanlar, astral bedenin fiziki bedene bir kordon ile bağlı olduğunu farketmişlerdir.. Bu olağanüstü tecrübeyle karşılaşanlar kordonu genellikle şu şekilde tarif etmişlerdir:
"Elastiki bir ip, elastiki bir kablo, bir ışık sütunu, gümüş
renginde bir ışık, duman gibi kordon, esrarengiz bir tesir akımı
vs.."
Genellikle bu kordona Parapsikoloji'de "gümüş kordon" denir. Astral Seyehat sırasında ne kadar uzaklara gidilirse gidilsin bu kordonun kopması mümkün değildir. Bu kordon geniş bir frekans aralığında korkunç bir hızla dönen ve titreşen moleküller kütlesidir.

Fiziki bedenden dublenin ayrışması esnasında; bu ayrışmanın niteliğine bağlı olmak üzere, şuurumuz ya bu duble vasıtasıyla sadece fiziki sahalara nakledilir ya da şuurumuz yavaş yavaş astral sahalara doğru kaymaya başlar.
Astral Seyahat Tekniklerine Giriş
Pratik Astral Seyehat tekniklerine geçmeden önce deney öncesi sağlanması gereken çok önemli şartlar vardır. Ve hemen belirtelim ki, bu şartlar yerine getirilmeden, Astral Seyahat yapılabilmesi mümkün değildir. Deney öncesi sağlamanız gereken şartları yerine getirebilirseniz; çalışmanızda elde edeceğiniz başarıya %60 yaklaştınız demektir.

İlk olarak uygun bir yer seçimiyle çalışmaya kendinizi hazırlayın. Herkes yattıktan sonra odanızda bu çalışmayı yapabilirsiniz. Üzerinizde sizi rahatsız etmeyecek, sizi sıkmayacak bir elbise olmasına dikkat edin. Odanız ne çok soğuk, ne de çok sıcak olmamalıdır.

Evdeki diğer insanları, özel bir çalışma yapacağınızı ve sizi kesinlikle rahatsız etmemeleri konusunda uyarın. Bedeninizden ayrıldığınızda, herhangi bir kimsenin yanınıza gelmesi sizin bedeninize ani dönmenize sebebiyet verebilir. Bu konuda dikkatli olun.

Eğer herhangi bir sebepten dolayı, ani geri dönüş yaparsanız, yatıp uyumak yapılacak en iyi şey olacaktır. Böylelikle astral bedeniniz uyku esnasında kendiliğinden ayrışıp tekrar fizik bedene geri döneceği için, az Önceki ani girişin olumsuz etkisi kendiliğinden kaybolacaktır.

NİYETİNİZ
Bu çalışmalara başlamadan önce, konunun ciddiyetini fark etmek çok önemlidir. Niyetinizi önceden belirleyin...

Bu tür bir deneyi gerçekleştirmek istemenizin sebebi olarak; diğer insanlara hava atmak, diğer insanlara karşın üstünlük sağlamak gibi düşüncelerinizin şuuraltınızda olup olmadığını çok iyi tespit edin... Eğer böyle bir düşünceye sahipseniz bu çalışmaya hiç başlamamanız sizin açınızdan daha yararlı olacaktır. Çünkü bu tür negatif düşünceler negatif tesirleri üzerinize çeker ve başarınızı olumsuz yönde etkiler.

Ayrıca bu tür negatif enerjiler arzu edilmeyen sonuçlarla karşılaşılmasına sebebiyet verebilir. Bu çalışmaya sizi yönlendiren etken bu tür bir isteğin sonucuysa, Astral Seyahat deneyinde başarı elde etseniz bile, bedeninizden ayrıldıktan sonra serbest hale gelen şuuraltınıza negatif enerjilerin birikmesi sonucuyla karşılaşabilirsiniz. Bu da sizin psikolojik ve fizyolojik dengenizi olumsuz yönde etkileyecektir.

DENEY HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİNİZ ,
Her şeyden önce arzu edilen başarıya ulaşabileceğinizden emin olmalısınız. Başarıya olan inancınız ve konsantrasyonunuz sizi başarıya hızla yaklaştıracaktır. Buna karşı her türlü tereddütleriniz sizi başarıdan uzaklaştıracaktır. Bu çalışmada başarı elde edemeyeceğinizi düşündüğünüz müddetçe, Astral Seyahat yapabilmeniz mümkün değildir. Çünkü Astral Seyahat tamamıyla düşüncelerinizin konsantrasyonuyla yapılabilecek bir çalışmadır... Ve kesinlikle unutmayınız ki, bedeninizi terk ettiğiniz andan itibaren bütün hareketlerinizi düşüncelerinizle yönlendireceksiniz. Düşünceleriniz, bu çalışmanızın başlangıcından sonuna kadar çok önemli bir fonksiyon görecektir

Her alanda olduğu gibi, bu alanda da; itimatsızlık, şüphe, korku endişe gibi duygular her türlü isteklerinizin gerçekleşmesine engel olurlar. Buna karşılık olumlu, yapıcı düşünceleriniz sizin en büyük yardımcınız olacaktır.

Unutmayın! İstediğinizi yapabileceğinize kuvvetle inandığınız andan itibaren başarıya çok yaklaşmış olacaksınız. Aslında bu durum, Duyular Dışı Algılamalarımız'la ilgili bundan sonraki yapacağımız her alandaki çalışmalarımızda önemli bir yer işgal eder... Ancak Astral Seyahafda bu bir kat daha fazladır....

İÇ HUZURUNUZ
Bu deneyi gerçekleştireceğiniz gününüzün, sakin ve huzur içinde geçirilmiş bir gün olmasına dikkat etmelisiniz. O gün birisiyle aranızda sizi sinirlendirecek şekilde bir münakaşa olduysa, aynı günün akşamında deneye girişmekte fayda yoktur. Bu sinirlilik hali konsantrasyonunuzun bozulmasına sebebiyet verebileceği için başarınızı engelleyecektir... Bu yüzden deneyci, deney günü huzur içinde olmalıdır. Hareketlerine çok dikkat etmeli ve huzurunu bozabilecek olaylardan uzak durmalıdır.
Konsantrasyonunuzu bozacak, düşüncelerinizin belli bir noktaya odaklamanıza engel olacak, zihninizin dağılmasına sebebiyet verecek her türlü iç sıkıntılarınızdan uzak bir zihin haliyle bu çalışmaya başlamalısınız. Bu da gerçek anlamda bir iç huzuruyla yakalayabileceğiniz bir haldir... Hiç değilse çalışmaya başlamadan birkaç saat önce tüm sorunlardan arının... Streslerden kurtularak istenen hale kendinizi sokabilmek için "Gevşeme Egzersizlerinden yararlanabilirsiniz...

KORKULARINIZ
Deneyci korku hissini mutlaka yenmek zorundadır. Bu çalışmalarda sizlere en büyük engel: Korkularmızdır...
Korkularınızı yenemediğiniz müddetçe bu çalışmada başarı elde etmenize imkan yoktur. Çünkü korku hissi derhal bedeninize geri dönmenize sebebiyet verir. Heyecanlanmanıza ve korkmanıza bu çalışmalarda hiç bir gerek yoktur. Ancak korkmanıza gerek yoktur demekle, korkunun ya da heyecanın ortadan kaldırılmasının mümkün olamadığını da biliyoruz. Korkunuzun ya da heyecanınızın yenilebilmesi bu konulardaki teorik ve pratik bilgilerinizin artmasıyla mümkün olabilecektir.

Korkunun temelinde; bilgisizlik vardır... Bu nedenle korkumuzu yenebilmeniz için yapılacak tek şey; bu konuyla ilgili bilginizi artırmaktır... Böylelikle korkulacak yegane şeyin korkunun kendisinden başka bir şey olmadığını gerçek anlamda farkedebileceksiniz. Bunu gerçek anlamda farketmeden korkularınızı, endişelerinizi ve heyecanlarınızı yenebilmeniz mümkün değildir.

BEDENİ ŞARTLAR
Bedeninizin Pozisyonu
Bedeninizin çok rahat bir şekilde olması gerekmektedir. Burada bedenin en rahat pozisyonu uzanma halidir. Bedenin rahat olması, dikkatin dağılmaması, sakinlik devresine kolayca erişebilmeniz bakımından önemlidir. Bu yüzden, fiziki bedeniniz en rahat olacak şekilde uzanınız. Bacaklarınızı çapraz yaparak kanın damarlardaki dolanımına engel olmayınız. Aksi takdirde tecrübenizin bitiminde rahatsızlık hissi duyabilirsiniz. Ellerinizi vücudunuzun yanına koyunuz. Başınızın altında da bir yastık olmalıdır.

Beslenme ve Sağlık Durumunuz
Çalışma saatinden hemen önce hiç bir şey yemeyiniz. Normalin üzerinde yemek yemek tecrübelerinizdeki başarınıza engel teşkil eder. Aç kalma çoğunlukla dublenin serbest kalmasına yardım eden bir unsurdur. Sebze ve meyve türü yiyeceklerle o gün beslenmiş olmanız, çalışmanızda size yardımcı olacak unsurlardandır. Aşırı olmamak kaydıyla sıvı alınan gıdalar faydalıdır. Mütevazı bir yemekten 3-4 saat sonra denemeye başlanabilir.

Bu çalışmaya başlamadan önce kesinlikle anestezik ilaçlar, alkol ve her türlü uyuşturucu ya da uyarıcı maddeler alınmamalıdır. Bedeninizin sağlıklı olması çok önemlidir. Eğer vücudunuzun herhangi bir yerinde ağrı, sızı varsa, düşüncelerinizi konsantre edemezsiniz. Kalbinizle ilgili herhangi bir rahatsızlığınız varsa, kesinlikle bu çalışmayı yapmayınız.
Ayrışmayı Kolaylaştırıcı Teknikler
Buraya kadar sizlere bazı teorik bilgiler aktarıldı. Herkes bu teorik bilgilerin ve deney öncesi sağlanması gereken şartların ne kadar önemli olduğunu kendi tecrübeleriyle görecektir.
Deney öncesi şartlar yerine getirildiği takdirde, bu çalışma herkes için rahatlıkla başarılacak bir deneye dönüşebilir. Daha önce de söylediğimiz gibi her şey size bağlı...

Şimdi adım adım ilerleyelim...
İlk önce bedenin nasıl gevşetileceği, nasıl nefes alınacağı öğrenilip, konsantrasyon kabiliyeti geliştirilmelidir. Bunlar sağlandıktan sonra sizlere vereceğimiz metotlardan birini seçip onun üzerinde düzenli olarak çalışmalara başlayabilirsiniz. Bu metotların içinde bazıları daha kolay uygulanabilir özelliktedir.

Ancak size hangisi uygun geliyorsa onunla başlayabilirsiniz. Hatta bazı metotları birleştirerek de kullanabilir ve size en uygun gelen metodu kendi kendinize de geliştirebilirsiniz.

Bu alıştırmalara başlamadan 1 hafta önce zihin yoluyla ziyaret edeceğiniz mekanı seçin. İlk alıştırmalarda çok yakın bir yer seçmek daha doğrudur. İşe 1-2 metre uzaklaşarak başlayın. Bedeninizden çıktıktan sonra bulunduğunuz odada kalmak istediğinizi önceden kendi kendinize telkin edin. Sonraları tecrübeniz arttıkça çok uzak noktaları da seçebilirsiniz.

Tam 1 hafta süreyle kendinizi o güne psikolojik olarak hazırlayın. Amacınız duyu ötesi algılamanızı harekete geçirip orada geçen olaylar hakkında doğru bilgiler almak daha doğrusu orada gelişen olayları yukarıdan izlemektir.

Aradan geçen 1 haftalık süre içinde her sabah kalktığınızda ve gece yatmadan önce kendi kendinize şu telkinde bulununuz:
"......... tarihinde beden dışı bir deneyim çalışması yapacağım. Kendi isteğime bağlı olarak bedenimi terk edip, odamın içinde kısa bir süre kalacağım. Kendimi ve çevremi bedenimin dışında seyredeceğim. Düşüncelerime kolaylıkla hakim olacağım. Ve tekrar bedenime geri döneceğim. Bu deneyi gerçekleştirebilecek yeteneğe sahibim. Onu kullanacağım. Bedenimi terk edebilir ve onu yukarıdan izleyebilirim."

Şimdi AstralSeyahat Tekniklerini sırasıyla ele alalım:
l- Telkin ve Konsantrasyon Metodu
Bu metodun temeli gevşeme egzersizleri, telkin ve konsantrasyona dayanır... Bu konular üzerinde daha önce durmuştuk. Eğer bunlar üzerinde yeterince çalışırsanız, şimdi aktaracağımız metodu kolaylıkla uygulayarak bedeninizi terk edebilmeniz mümkün olacaktır. Bu egzersiz Astral Seyahat metotları içinden en kolaylıkla uygulanabilecek tekniklerin başında yer alır.

Sırtüstü yatağa uzanıp gözlerinizi kapayın. Gitmek istediğiniz yerden ve bedeninizi terk edeceğinizden başka hiç bir düşünceye zihninizde yer vermeyin.

Bu deney boyunca günlük yaşamın meşgalelerini unutacaksınız. Düşünceleriniz gittikçe sakinleşecek... Sizi çevreleyen her şeyi unutun ve kendinizi serbest bırakın...
Nefes Alma ve Gevşeme Egzersizleri'ni kusursuz ve tam olarak uygulayarak zihinsel ve fiziksel olarak gevşeme haline yani a Ritmi'ne geçiniz.

Bu andan itibaren, yatağınızın hafifçe öne arkaya sallanmaya başladığını düşünün... Bu sallanmayı çok kolaylıkla hissedeceksiniz. Çünkü gevşeme hali içinde bulunuyorsunuz... Bedeninizin içindeki astral bedeniniz bedeninizin içinden adeta kayıp gitmek üzere olduğunu farkediyorsunuz... Sallanmayı sürdürün... Her an astral bedeniniz bedeninizden çıkıp gitmek üzere olduğunu düşünün. Arkadan öne, önden arkaya sallanırken sallanmanın verdiği gevşemeyi iyice hissedin... Kendi kendinize vereceğiniz telkinlerle içinde bulunduğunuz durumu rahatlıkla yönlendirebilirsiniz. Ne isterseniz ve neyi düşünürseniz o gerçekleşecek... Bunu kendi kendinize içinizden telkin edin:
"Sallanmalar artıyor... Gevşiyorum... Bedenimi terk etmek üzereyim... Akışkan bir sıvı gibi astral bedenim vücudumu terk etmek üzere..." diye kendi kendinize telkin de bulunun...

Daha sonra kendinizi bedeninizin 1 - 2 metre yukarısında olduğunuzu düşünün... Bedeninizden 1 - 2 metre kadar yüksekte bir nokta üzerine konsantre olun. Sadece bunu düşünün... Kendinizi orada hissedin... Bu düşünceyi kuvvetle arzu edin... Arzunun kuvveti çok önemlidir. Arzu ani ve kısa süreli olmalıdır. İyice gevşemiş bir haldesiniz... Kendinizi bedeninizin dışında düşünün... Buna yoğun bir şekilde ama kendinizi asla zorlamadan konsantre olun... Sallanmalar arttıkça bir anda kendinizi orada bulacağınızı düşünün... Tekrar yoğun olarak arzunuzu kısa süreli bir darbe gibi tekrarlayın... Sallanmaları izleyin ve bu sallanmaları, kendinizi ileriye doğru son bir hareketle bedeninizden fırlatana kadar devam edin. Her an bir bulut gibi bedeninizden yukarıya doğru yükselebileceğinizin bilincinde olun...

Bir anda vücudunuzun hafifleşerek sanki deniz üzerinde yatarmışcasına dalgalanmaya başladığını ve yavaş yavaş yükselmeye başladığını hissedeceksiniz. Sadece ama sadece bu düşünceye konsantre olun... Eğer yeteri kadar gevşeme haline geçtiyseniz ve yeterince konsantrasyonunuzu verdiğimiz telkinlere yönelebilirseniz, böyle bir tecrübeyle çok kolaylıkla karşılaşacaksınız.

Önce bedeninizin adeta bir balon gibi şiştiğini hissedeceksiniz. Yoğun konsantrasyonunuz ve telkinleriniz bir anda sizi bedeninizin dışına doğru çekmeye başlayacaktır. Bu anda vücudunuzda seyirmeler, kulağınızda çınlamalar başlayacaktır. Bundan korkmayın. Bir balonun patlamasına benzer bir duyguya kapılabilirsiniz. Bunlar vücudun terkedilme anında ortaya çıkan doğal gelişmelerdir. Bir müddet sonra bu seyirmeler ve çınlamalar kesilecektir.

Astral Bedeniniz'in fiziki bedeninizin her bölümünü tamamen doldurduğunu ve gevşedikçe astral bedeninizin bir balon gibi şişmeye başladığını imajine edebilirsiniz. Bulutumsu görünüşteki Astral Bedeniniz'in fiziki bedeninizin gözeneklerinden yavaş yavaş çıkarak yükselmeye başladığı düşüncesine konsantre olmak, işinizi biraz daha kolaylaştırabilir.

Bir kuş gibi kendinizi havalanırken hissedebilirsiniz. Heyecanlanmayın ve gelişmeleri oluruna bırakın... Düşüncelerinizi sadece bedeninizi terk etmeye odaklayın. Bu konsantrasyonunuz sizi bedeninizden çekip alacaktır.

Tüm çalışmalarınızı yönlendirecek olan tek şey düşüncelerinizin konsantrasyonudur. Bedeninizi terk ettiğiniz andan itibaren de düşüncelerinizle hareketlerinize yön vereceksiniz... Nereyi düşünürseniz siz astral bedeninizle birlikte kendinizi orada bulacaksınız.. Odanızın içindeki hareketlerinizi yönlendirecek olan tek şey yine bu düşünce gücünüz olacaktır. İlk denemelerinizde yatağınızda yatmakta olan bedeninizi ve odanızdaki eşyaları kısa bir süre seyrettikten sonra yavaşça bedeninize geri dönün.

Bedeninize geri dönmek son derece kolaydır. Sadece bedeninize geri dönmeyi dilemeniz, bunun için yeterlidir... Evet yapacağınız tek şey bedeninize geri dönmeyi dilemektir. Göreceksiniz ki bir anda kendinizi bedeninizin içinde bulacaksınız. Bu nedenele acaba bedenime geri dönemeyebilir miyim diye önceden her hangi bir tereddüt yaşamanıza gerek yoktur. Bedeninize dönmek için hiç bir çaba göstermeniz gerekmeyecektir.

İmajinatif Şartlandırma Metodu
Deneye başlamadan önce evnizin içinde takip edeceğiniz bir yol tesbit ediniz. Örneğin bu yol; yatak odanızdan mutfağa kadar uzanan bir hat olabilir. Bu yol üzerindeki detaylardan 5 noktayı belirleyiniz. Bu noktalar, evinizin içindeki divan kanepe, sehpa duvardaki resim gibi eşyalar arasından belirlenebilir. 5 Adet noktayı belirledikten sonra bazılarına vanilya, karanfil, lavanta gibi kokular da ilave edebilirsiniz.

İzleyeceğiniz yolu ve ayrıntıları birçok kez gidip gelerek en ince detaylarına kadar hafızanıza almaya çalışınız. 5 gün gün süresiyle bu yol üzerinde tekrar ve tekrar gidip gelerek bu hattın tüm ayrıntılarım ezberleyin. Tespit ettiğiniz her nokta karşısında 5'er dakika oturarak, onun tüm ayrıntılarını gözleyin.
5 günlük hazırlık devresinden sonra hedeflediğiniz denemeye artık hazırsınız demektir. 6. gün çalışmaya hazır olup olmadığınızı sınamak için hiç heyecanlanmadan odanıza geçin...

Gevşeme egzersizleri ile a ritmine girin... Gevşeme haline geçtikten sonra tespit ettiğiniz noktaları teker teker gözünüzün önünde canlandırmaya başlayın. Her bir noktanın iyice gözünüzün önünde belirmesine izin verin. Sırasıyla tüm noktalan imajinatif olarak sanki televizyon ekranından seyreder -mişcesine gözünüzün önünde canlandırın... Belirlediğiniz noktalara bazı kokular yerleştirdiyseniz, o kokuları aklınıza getirin. Böylelikle imajinasyonunuz daha kolay harekete geçecektir. Bunda başarıya ulaşırsanız, ertesi gün deneyinizin ikinci aşamasına başlayabilirsiniz.

Bir sonraki gün yine gevşeme haline geçin... Bunun için kendi kendinize yapıcı telkinlerde bulunun. Gevşeme hali içinde kendinizi hazır hissettiğinizde, yattığınız yerden kalkarak tespit ettiğiniz yol üzerinde zihinsel olarak ilerlemeye başladığınızı hayal edin. Yavaş yavaş bedeninizden bir bulut gibi süzülerek yükselmeye başladığınızı ve teker teker daha önce defaatlerce baktığınız noktaların önünden geçtiğinizi düşünün ve bunu arzu edin. Gözünüzün önünde imajinatif olarak yol belirmeye başlayacaktır.

Burada yapmanız gereken şey, televizyon ekranından görüntüleri seyredermişcesine izlerken, şuurunuzu oraya gerçekten taşıyabilmektir. İmajinatif olarak görüntüleri gözünüzün önünde canlandırırken kendinizi imajinatif görüntünün ötesinde, gerçek şuurunuzla orada bulunduğunuzu kuvvetle isteyin. Bunu kısa aralıklarla kuvvetlice arzu edin... Bir anda gerçekten de kendinizi orada bulabilirsiniz...

Astral Seyahat teknikleri arasında aktardığımız bu ikinci metot özellikle belirtmemiz gerekir ki, imajinasyon yani durugörü yeteneği kısmen de olsa işler durumda olanlar için geçerlidir. Eğer gözlerinizi kapadığınızda isteğinize bağlı imajları gözünüzün önünde canlandırabilecek bir imajinasyon yeteneğine sahipseniz bu metodu kolaylıkla uygulayabilirsiniz.

Durugörü yeteneği kısmen de olsa su üstüne çıkmamış kişiler bu metodu uygulayamazlar. Onlar için en uygun olan metot ilk verdiğimiz ve bundan sonra vereceğimiz metotlardır...
Bu tür bir yeteneğe sahip olmayanlar bu metot üzerinde fazla zaman kaybetmesinler. Peki durugörü yeteneğimizin bizde az da olsa çalışır durumda olduğunu nasıl anlayabiliriz? Bunun cevabı son derece basittir... Zaten konun içinde de verilmiş durumdadır: Yani eğer gözlerimizi kapattığımızda, istediğimiz görüntüleri zihnimizde sanki televizyon seyredermişcesine canlandırabiliyorsak, durugörü yeteneğimizin kısmen de olsa bizde çalışırdurumda olduğunu söyleyebiliriz. Ancak burada asıl söylemek istediğim bu konuyla ilgili bir başka mesele var:
Çevrenizdeki kişilere gözlerini kapattıklarında istedikleri imajları görüp görmediklerini sorun bakalım ne cevap alacaksınız. Çok şaşırtıcıdır ki, gözleri kapalıyken istedikleri imajları görenler herkesin böyle bir yeteneğe sahip olduklarını zannetmektedirler... Halbuki durum böyle değildir. Herkes gözlerini kapattığında istediği imajı göremez... Bırakın istedikleri imajları, siyah bir fondan başka hiç bir şey göremeyenler çoğunluktadır. Görebilenler ise azınlık durumundadır...

Siz de gözlerinizi kapatarak kendi kendinizi test edebilirsiniz.

3- Rüya Kontrol Metodu
Bu metodun temeli, rüya içinde rüyada olunduğunun şuuruna varabilmektir. Böylelikle şuurun rüya içinde uyandırılması mümkün olabilmektedir. Rüya gördüğümüzü farkettiğimiz anda, eğer kendimizi belirli metotlarla eğitebilirsek rüyamıza uyanık şuurumuzla devam edebiliriz. Bu son derece ilginç bir denemedir.
Bu gerçekleştirildiğinde, yatakta yatan bedeninizin dışında bir anda onu seyrederken kendinizi bulabilirsiniz. Nitekim hiç bir özel çalışma yapmadan, hem rüya görürken rüyada olduğunu farkeden, hem de uyandığında kendisini bedeninin dışında bulanların sayısı bir hayli fazladır.
Rüyadayken rüyada olunduğunun farkına varılması ilginç bir deneme olduğu kadar, astral çıkışa imkan da sağlayan bir olgudur. Çünkü uyku esnasında derin bir gevşeme ile birlikte astral beden ile fiziki beden ayrışma içine girer. Astral Seyahat tekniklerinden biri olan Rüya Kontrol Metodu'nün çıkış noktası işte bu özelliğe dayanır. Yani metodun çıkış noktası, fizik ile astralin ayrıştığı bir anda şuuru uyandırarak, şuuru astral bedende tutabilmektir. İşte o anda kişinin şuuru uyanık bir haldeyken bedeninin dışında kalabilir...

Peki rüyadayken nasıl rüyada olduğumuzu farkedebiliriz? Bunun son derece kolay uygulanabilir metotları vardır.

Rüyalarımızda zaman zaman son derece garip, günlük yaşantımızda asla meydana gelmesi mümkün olmayan olaylar, manzaralar ve mizansenlerle karşılaşırız. Bu olaylar bize rüyada olduğumuzun en büyük ip uçlarını verebilir. Ancak bu ipuçlarını yakalayabilmemiz için, şuuraltımıza bu yönde telkinlerin verilmiş olması gerekir. Aksi takdirde bu tür olaylar rüya içindeyken bize normalmiş gibi gelir.

Bunu gerçekleştirmenin en kolay yolu günlük yaşıntımız sırasında karşılaştığımız olaylar karşısında kendi kendimize sorular sormaktır. Günlük yaşantınız içinde karşılaştığınız çeşitli olaylar karşısında şu üç soruyu kendi kendinize sorarak mantıklı açıklamalarını yapınız:
Bu olay neden oldu?... Nasıl oldu?... Niçin oldu?...
Bunu kendinize alışkanlık haline getirin. Her karşılaştığınız gelişme ve olay hakkında olmasa bile çoğu için bu soru sorma ve mantıklı cevaplar verme çalışmasını yapınız.

Sorularınıza mantıklı açıklamalar getirince her seferinde kendi kendinize içinizden şu telkinde bulunun:

"Demekk ki rüyada değilim..."

Bu davranışınız sizin şuuraltınıza işleyecek ve sonunda rüyadayken de bu sorulan kendi kendinize sormaya başlayacaksınız. Çoğunlukla rüyalardaki olaylar normal fizik kurallar çerçevesinde gelişmediği için mantıklı cevaplar bulamayacaksınız. İşte o an, "demek ki rüyadayım" sonucunu şuuraltınız size otomatik olarak çıkaracak ve siz rüya görmekte olduğunuzu anlayacaksınız. Ve böylelikle rüya içinde uyanma imkanına ulaşacaksınız. Uyandığınız an çevrenize bakın kendinizi bedeninizin dışında uyandırmış olma ihtimaliniz çok yüksektir...

4- Uçma Testi Metodu
Rüyalarınızda sık sık kendinizi uçarken görüyorsanız yukarıdaki metodu sadece uçma olayına endeksleyerek de uygulayabilirsiniz.

Günlük yaşamınızda zaman zaman kendinize "şu anda rüya mı görüyorum?" diye sorunuz... Soruyu cevaplandırabilmek için hemen arkasından şu testi yapınız:
"Uçabiliyor muyum, yoksa uçamıyor muyum?"
Bu soruyu hem sorunuz hem de fiziki olarak yapmaya çalışınız. Test sonucu uçamadığınızı gördüğünüzde:
"Uçamıyorum... O halde gerçek hayattayım... Gördüğüm de rüya değildir" diye bir hüküm çıkartınız.
Şuuraltınız bu şekilde şartlandırıldığında, aynı soruları rüyanızda da sormanıza sebebiyet verecek ve rüyada yapacağınız test sonucu uçabileceğinizden:
"Uçabiliyorum... O halde rüyadayım..." diye bir hüküm çıkaracak ve rüyadayken şuurunuzu uyandırabileceksiniz.

5- Arzu Faktörünün Şartlandırılması
Bastırılmış, önlenmiş, set çekilmiş, yerine getirilmemiş arzular; astral çıkışlara sebebiyet veren Önemli faktörlerdir.. Bundan yararlanarak da astral çıkış gerçekleştirilebilir. Yatmadan önce sizi susattıracak tuzlu yiyecekler yiyiniz. Odanızın belli bir köşesine de bir bardak su koyunuz. Ve kendinize şu telkinde bulunarak yatınız:
"Rüyamda susadığımda o köşeye gidip bardaktaki suyu içeceğim... Ancak bardağa elimi uzattığım anda şuurumu kazanacağım..."
Uyku esnasında fiziki beden hareket edemeyeceği için, su içmek için duyulan şiddetli arzu, astralin bedenden çıkışına sebebiyet verir. Kendi kendinize verdiğiniz telkinle de bardağa elinizi uzattığınız an, bedeninizin dışında uyanmanız mümkün olabilir. Bir anda kendinizi bardağın yanında, bedeninizi ise yatamkta yatar vaziyette bulabilirsiniz. Uygulanması çok kolay olduğu için bu metotla astral çıkış yapan çok sayıda insan vardır.

Yukarıdaki deneyinizin başarıya ulaşması için, deneye başlamadan önce, böyle bir çalışmayı tüm ayrıntılarıyla nasıl gerçekleşeceğini en az 10 gün boyunca zihninizde iyice canlandırın. Ve her gece yatmadan önce tuzlu yiyecekler yemeden de telkinlerinizi 10 gün boyunca kendi kendinize tekrarlayınız. 10 günlük sürenizin sonunda, bu metodu uygulamaya başlayın. Böylelikle başarıyı büyük ölçüde garanti altına almış olacaksınız.
İleri Kontrol Teknikleri
Buraya kadar bedenin nasıl terkedilebileceğinden söz ettik. Peki ama beden terkedildikten sonraki gelişmelere nasıl hakim olunacak? Konunun bu yönü oldukça önemlidir.

Birçok kişi astral çıkış yaptıktan sonra, ani olarak bedenlerine geri dönmekten şikayetçi olur. Bazıları ise, tam çıkış anında yaşanan kulaklardaki çınlamalar, vücudun çeşitli yerlerinde görülen şiddetli seyirmeler ve bedenden yukarı doğru çekilme duygusundan rahatsız oldukları için çıkışı tamamlayamamaktan bahsederler. Örneğin ilk çıkış anında, ben de aynı şikayetlerden dolayı bedenimi terkedememiştim.

Şunu kesin olarak söylemeliyim ki, küçücük bir tereddüt bile çıkışa engel olmaktadır. Tam çıkış anında eğer olayın akışına insan kendisini teslim edemezse, bir anda tüm gelişmeler sona ermektedir.

İnanın astral seyahat hiç de zannedildiği kadar zor değildir... Yeter ki korkunuzu ve tereddütlerinizi yenebilin. Bundan sonrası metotları ne kadar ciddiyetle uygulayıp uygulamadığınıza bağlıdır.
Bedenizi terk etmeyi başardığınızda dikkate almanız gereken bazı kurallar vardır. Şimdi kısaca bunları gözden geçirelim:

İlk Ayrılma Anı
Bedeninizi terk ederken meydana gelen kulak çınlamaları ve vücudunuzdaki seyirmelerin size hiç bir zararı yoktur. Yukarı doğru çekildiğinizi hissettiğiniz an gelişmeleri oluruna bırakın ve kendinizi kasmayın. En küçük bir endişe bedeninize geri dönmenize sebebiyet verir. Bırakın ne olacaksa olsun... Ancak kötü hiç bir şey olmayacağından emin olabilirsiniz. Ve unutmayın istediğiniz an bedeninize geri dönme şansına sahipsiniz.

Bedeninizi yukarıdan seyrederken havada yüzmenin hafifliğini hissedecek ve bundan olağanüstü bir mutluluk duyacaksınız. Bedeninizi terkedince mümkün olduğunca bedeninizden uzakta bir noktada kalmaya özen gösterin bedeninize yaklaştıkça o sizi içine çeker. Ancak ilk denemelerinizde odanızı terk etmeyin. Odanızın içinde etrafı seyredin. Yandaki odalara da gidebilirsiniz. Kendinizi seyyal bir denizin içinde yüzermiş gibi hissedeceksiniz.

Boşlukta Durabilme ve Hareketin Sağlanması
Beden dışına çıkmadan önce verilen telkinler, beden dışı tecrübede önem taşır. Bedeninizden çıktıktan sonra evinizden uzaktaki bir yere gitmeyi istemişseniz, bu derhal gerçekleşir. Eğer bedeninizi terk ettikten sonra fikrinizi değiştirirseniz ya da daha önce belirlediğiniz yere gittikten sonra bir başka yere daha gitmek isterseniz; bunun için yapmanız gereken tek şey, düşüncelerinizle hareketlerinize yön vermektir. Bunun için düşünceleriniz üzerinde kuvetli bir hakimiyet sağlamış olmanız gerekir.

Şunu asla unutmayın: Astral Seyahat sırasındaki tüm hareketlerinize düşünceleriniz yön vermektedir. Durmak istediğinizde duracak, hareket etmek istediğinizde hareket edeceksiniz. Bu yüzden ani düşünce değişimlerinden kendinizi uzak tutmanız şarttır. Bunu sağlayabilmek için konsantrasyon yeteneğinizin geliştirilmesine ihtiyaç vardır.

Bedeninizin dışındayken eğer bedeninizle aynı odada bulunuyorsanız, bedeninize çok fazla yaklaşmayın. Bir girdap gibi sizi kendisine çeker ve bedeninize geri dönmek zorunda kalırsınız.

Astral Mekanlar
Astral Seyahat çalışmalarında tecrübeniz arttıkça, sadece fizik mekanlara değil, fizik ötesi diye adlandırılan astral mekanlara da gidebilmeniz mümkündür. Bunun için kendinize bu yönde telkin vermeniz gerekir. Ancak ilk çalışmalarınızda fizik planda kalacak şekilde kendinizi yönlendirmeniz daha iyidir.

Astral bedeninizle çıkış yaptığınızda dublenizde hem fiziksel, hem de astral enerjiler bulunmaktadır. Bu enerjilerden hangisi daha ağır basarsa o mekanda kalırsınız. Dublenizin üzerindeki fiziksel enerjilerin azalması bedeninizden oldukça uzaklaşmanızla gerçekleşir.

İlerki çalışmalarınızda astral mekana yani spatyoma geçme çalışmaları yaparsanız, o mekandaki bedensiz varlıklarla yani daha önce dünyada yaşayıp da öldükten sonra spatyoma intikal etmiş olan varlıklarla da karşılaşabilirsiniz. Onlarla konuşabilirsiniz de... Zaten medyomik çalışmalarda kullanılan bir tekniktir bu... Ancak bu tür çalışmalar tek başına yapılmaması gerekir. Mutlaka başınızda bu konuda bilgili ve deneyimli bir operatörün bulunması şarttır.

Kaynak : http://www.astromerkez.com/gizliilim.php?c=7&p=122

netenes

Re: Netenes'in Arşivi

Okunmamış mesaj gönderen netenes »

Sanırım daha fazla yazı almaz başka mesajlardan devam edeceğim

***Astral seyahatin din yönü(http://www.beyingucu.net/viewtopic.php?f=60&t=1469)


--------Astral seyahat nedir? İnsan uyku halinde başka insanların ruhları nasıl görüşebiliyor?---------

Cevabımız

Değerli Kardeşimiz;

1- Allah’ın veli kullarının yaptığı gibi ruhunu terakki ettirip cesedine galip getirmek. Bu tarz bir ruh yükseltmesi sizi korkutmasın. Çünkü, Allah’ın istediği ve sevdiği bir tarzdır.

2- İstidrac dediğimiz dinden uzak olan bazı şahısların yaptığı gibi bir ruh - beden ayırımına gitmektir. Bu tarz ise çok zor olmakla beraber tehlikelidir. Bazen istenmeyen ve beklenmeyen bir sonuç ile karşılaşılabilir.

Fakat asıl olan ibadet vasıtasıyla nefs-i emaresini terbiye etmek ve ruhunu bu yolla terakki ettirmektir. Bu hem sünnettir. Hem de selametli ve sağlıklı hem de ibadet olan yoldur.

İnsan beden (vücut) ve ruhun birleşiminden oluşur. Beden et ve kemik olan aslı toprak olup, topraktan gelen kimyasal ve fiziksel değişime uğramış proteinler sayesinde yaşayan, ölünce yine toprak olacak olan bir yapıdır.

Ruh ise Allah’tan gelen, vücudu canlı, gören, hisseden kılan ilahi bir emirdir.

Ölü bir insan düşünelim. Eli, kolu, beyni, gözleri, kalbi... vücudu tam olarak yerindedir. Bu insana fıkra anlatsak, bilmece sorsak, korkunç hikayeler anlatsak, hüzünlü olaylar anlatsak ... bir tepki verir mi bu ölü insan.

Canlı iken her fıkraya gülen, hüzünlü her olaya üzülen, korkan, sevinen, üzülen bu insana ne olmuştur. Daha doğrusu can alıcı soru şu: Ölürken bedendan eksilen nedir ki o olmayınca neşe, sevinç, hüzünde ... olmuyor. İşte o ruhtur.

Demek ki duygularımızı var eden, hissiyatın kaynağı olan ruhtur. Yoksa sevinme, üzülme, fikir, düşünce... gibi kavramları, kuru bir vücut organları arasındaki elektrik akımı ile izah etmek imkansızdır. Ruhla duygu vardır. Ruh emaneti geri alınınca, duygu, his, düşüncede... vücudu terk eter.

Astral seyahat; Ruhun bedenimizi belirli bir süre terk ederek çeşitli yerlere düşünce hızı ile gidip, gittiğimiz yerlerde meydana gelen olayları izleyebilmeye denmektedir. Ancak esasında ruh bedenden ayrılmamaktadır. Ruh bedenden ayrılmadan da başka yerlerde bulunabilme özelliğine sahiptir. Nitekim nefislerini terbiye etmiş insanların ruharı bir anda bir çok yerde bulunabilmektedir. Abdulkadiri Geylani Hazretleri aynı anda kırktan fazla yerde görülebilmiştir.

Kur'an-ı Kerimin mucizeliğinin bir yönünü de, onun ifade buyurduğu hakikatlerin, özellikle Allah'ın isim ve sıfatlarının o sonsuz tecellilerini ve hakikatlerini anlatırken, hiçbir çelişkiye meydan vermemesidir. Bu konuyu açıklayan Bediüzzaman, bu uçsuz bucaksız yansımaların büyük bir âhenk ve uyum içerisinde olduğunun şahitlerinden bazılarını da manevî/ruhânî olarak "astral" seyahatlerde bulunan keşif ehli, irfan ve hikmet sahiplerini kabul etmektedir.

O, özetle şöyle der:

Kur'an'ın bahsettiği o geniş hakikatler, bütün dal-budaklarıyla, amaçları ve ortaya koydukları sonuçlarıyla, çok geniş bir yelpazede, o kadar tenasüple birbirine uygun, birbirine lâyık, birbirini kırmayacak, birbirinin hükmünü bozmayacak, birbirinden tevahhuş etmeyecek /birbirine karşı yabancılık çekmeyecek bir surette Allah'ın isim ve sıfâtlarını, iş ve fiillerini öyle bir tarzda beyan eder ki, bütün ehl-i keşif ve hakikat ve daire-i melekûtta cevelân eden/Allah'ın memleketinde seyahat eden bütün irfan ve hikmet sahipleri, Kur'ân'ın o beyanlarına karşı "Sübhânallah" deyip "Ne kadar doğru, ne kadar mutabık, ne kadar güzel, ne kadar lâyık" diyerek tasdik ediyorlar. (bk. Sözler, s. 435-25. Söz-).

"Zemin/yer ile gökler, bir hükûmetin iki memleketi gibi birbirine alâkadardırlar. Ortalarında ehemmiyetli irtibat ve mühim muameleler vardır. Zemine lâzım olan ziya/ışık, hararet/ısı ve bereket ve rahmet gibi şeyler semadan geliyor, yani gönderiliyor. Vahye istinat eden bütün edyân-ı semaviyenin/Semavî dinlerin icmâı ile ve şuhuda istinad eden/keşif yoluyla gördükleri hakikatlere dayanan bütün ehl-i keşfin tevatürüyle, melâike ve ervah semadan zemine geliyorlar". (Sözler, s.177 - 15. Söz-).

"Bundan, hisse karib/gözle görmeye yakın bir hads-i kat'î ile/kalbe birden gelen ve onu tatmin eden bir ilham ile bilinir ki, sekene-i arz/yeryüzünde ikamet edenler için, semaya çıkmak için bir yol vardır. Evet, nasıl herkesin akıl ve hayal ve nazarı her vakit semaya gider. Öyle de, ağırlıklarını bırakan ervâh-ı enbiya ve evliya veya cesetlerini çıkaran ervâh-ı emvat, izn-i İlâhî ile oraya giderler. (Sözler, a.g.y.).

"Metafizik gerilim" kavramı, kendi bağlamında daha iyi anlaşılır. Ancak genel anlamı şöyledir: "Metafizik" kelimesi, fizik ötesi, manevî âlemleri, gayb âlemlerini, berzah, ahiret gibi fizik ötesi âlemleri ifade etmektedir. "gerilim" kavramı, "elektriğin gerilim hattı" tabirinde olduğu gibi, yüksek bir enerji voltajını ifade etmektedir.

Buna göre benzetme yoluyla kullanılan "Metafizik gerilim" kavramından şunu anlamak gerekir: İman dürbünüyle manevî âlemlere, fizik ötesi âlemlere, Allah'ın isim ve sıfatlarının hakikatlerine bakıldığında, oralarda insanı derhal kendine çeken, bir güzelliği, bir çekim alanını, akılları çarpan, gönülleri çelen, vicdanları kendine meftun eden bir cazibe merkezini, yüksek manevî bir "elektrik gerilim hattını" görecek ve ona kapılacaklardır. Adeta kendinden geçip bir nevi transa geçecekler.

Rüyada da insanın ruhu yine cesede bağlıdır. Ancak rüyada farklı yerlerden ve alemlerden pencereler açılır ve ruh o pencereden o alemleri seyreder. Başka insanların ruhlarıyla görüşebilir.


Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet Editör


*** telekinezinin islamı yönü(http://www.beyingucu.net/viewtopic.php?f=60&t=1462)


Sorularla islamiyet sitesinden alıntıdır!!

Soru:Telekinezi, düşünce gücü ile cisimleri hareket ettirmeye çalışmak insanı şirke sokar mı?

Cevab:Değerli Kardeşimiz;
Mıknatısta başka cisimleri çekme kuvvetini veren Allah, insanlara da bu türden bazı kabiliyetleri vermiş olabilir. Bunlarda hem sahibi için hem de görenler için bir imtihan vesilesi olabilir. Bu tür harikaları insanlara mal ederek, adeta bir ilahî güç gösterisi gibi algılamalar elbette bir şirktir. Fakat her şeyi bir sebep olarak görüp asıl kaynağı Allah olarak düşünenler için bir sakınca yoktur.

Ahir zaman fitnesi içerisinde çok harika olaylara şahit olunacağına dair hadisler vardır. Bu hususlar, Deccal ile ilgili olarak zikredildiği için, onların Deccal’ın şahsında ortaya çıkacağı düşüncesi hâkim olmuştur. Oysa bu tür işler, deccallerin de bulunduğu ahirzamanda o asırlardaki insanlar tarafından ortaya konacaktır.

Mesela, bir hadiste “Deccal bulutlara yağmur yağdır diye emreder, o da derhal yağdırır” (Müslim, Fiten, 110; Tirmizî, Fiten 59)denilmektedir. Bunun manası şudur: o asırda teknoloji o kadar gelişecek ki, onunla bulutlara bile hükmedilecek ve yağmur bombası atılarak yağmur yağdırılacaktır. Nitekim günümüzde buna benzer gelişmeler olmaktadır. Eskidenberi göz değdirmeyle insanlar, hayvanlar veya cisimlere tesir edildiği, bu etkiyle onların yere yıkıldığı, attan düştüğü, kayaların parçalandığı vs. bilinmektedir.

Telepati, bu asırda harika bir telekomünikasyon örneği olduğu gibi, -deyim yerindeyse- var olduğu söylenen Telekinezi de harika bir tele-mıknatizasyon örneği olabilir.


Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet Editör
Kaynak:http://www.sorularlaislamiyet.com/subpa ... a&id=45992
netenes

Re: Netenes'in Arşivi

Okunmamış mesaj gönderen netenes »

*** Mu kıtası

bunların bilgisi henüz tamamlanmadı araştırmalarım sürüyor bitince ekleyeceğim

***havayı kontrol etme (https://telekinezi.com.tr/athmokinesis-t394.html)


havayı kontrol etme yeteneğidir. hemen tekniği veriyorum

1. Teknik:

enerjinizi aktarmanızda yardımcı bir obje seçin ( soyut olabilir yeter ki yardımı olsun )gözlerinizi kapatın ve zihninizde oluşturmak istediğiniz hava olayını canlandırın.. çok gerçekçi olsun.. rüzgarı hissedin hava değişimini hissedin vs. sonra gün ışığının içinize doğru aktığını imajine edin.. ( genelde hava olaylarında en büyük etki güneştir) . solar plexus çakranızda enerjiyi odaklayın ve hazır hissettiğinizde enerjinizi havaa yollayın.. dilerseniz enerjiye yapacağı şeyi söyleyebilir kendinizi daha rahat odaklayabilirsiniz..

2. Teknik:

bunun için bi süre meditasyon yapın. değiştirmek istediğiniz havaya odaklanın ve element enerjisini kanal olarak kullanın.. ( ateş su toprak tahta vs.. şaka şaka bunlar o enerjiler değil:) ) .. sonra ayağa kalkın ve ellerinizle psi ball oluşturun.. enerjinin kaynağı olarak elementlerden birini seçin.. ( yağmur, rüzgar şimşek yada sadece gün ışığı.. ).. topunuza yapması gerekeni söyleyin ve hazır hissettiğinizde serbest bırakın ve onu atmosfere gönderin orada patlayıp değişim yarattığını hayal edin..


*** 6. his için teknik(https://telekinezi.com.tr/6-hiss-gelistirme ... ml?hilit=6)

Arkadaslar size 6 hiss gelisdirme tekniyimi anlatmak istiyorum .simdi alin elinize iskambil kartlarini ve 5 tanesini ayirin (ilk baslarda 5 tane olmasi iyi olur).iclerinden biri resimli olsun.simdi beyninizi 15 dakika biri seye odaklanarak bosaltin ve sonra resimli karta 1 dakika bakin.sonra kartlari iyice karisdirin.sonra kartlari duzun ve gozlerinizi kapatin.bundan sonrasi size kalmis tam 30 saniye bekleyin o kartin yeri birakin kendi gelsin akliniza .siz karti dusunmeyin eger karti dusunurseniz mantik ise girer ve sizi yaniltir buda basarisizlikla sonuclanmanizi saglar.yalnizca ne dusunduyunuzu bilin yeter.1 dakikadan sonra akliniza gelen krti secin .boyle her gun 40 dak calisirsaniz 20-25 gune 6 hissinizde iyice bir gelisme olucak.tesekkurler


***Maya uygarlığı(http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=18144)


malesef yazılar alınmıyor siz adresten bakarsınız


***Maya uygarlığı hakkında birkaç blog (http://www.blogcu.com/etiket/maya%20uygarlığı)


inceleyebilirsiniz

***Uyku damarı (https://telekinezi.com.tr/insani-uyku-damar ... hilit=uyku)


Arkadaslar bu yazi parapsikoloji ile ilgili degil ama bir show yapmak icin guzel bir sey.Saniyorum bir cogunuz bunu biliyorsunuz.Bunun icin bir partner bulun.Bu partnere dizi uste comelmesini ve 30 defa derindan agziyla nefes alib vermesini isteyin.29 nefesden sonra 30 nefesi alib dayanmasini isteyin.30 nefesde partner ayaga kalksin ve gozlerini kapasin.sizde iki parmakla onun girtlaginin sag tarafini arayin hafifce.Orada tez-tez atan bir damar bulucaksiniz.O uyku damari.Onu hafifce masaj etmeye baslayin.20 saniye felan masaj etin.Partner nefesi birakmayacak.partnerinizin arkasinda iyi durun.Eger basarirsaniz partner kucaginiza dusucek.Bunu burada cok yaypdim.Tesekkurler


Note:Bunu kalp ve seker hastalariyla yapayin.Elinizde kalir maazallah.Bi de 3 kereden fazla yapmayin bir adama.
En son netenes tarafından 28 Haz 2009, 13:14 tarihinde düzenlendi, toplamda 3 kere düzenlendi.
Kullanıcı avatarı
Maqnetic-Zz
Mesajlar: 23
Kayıt: 07 Haz 2009, 10:39
Konum: Ankara

Re: Netenes'in Arşivi

Okunmamış mesaj gönderen Maqnetic-Zz »

psi wheel elektriklenme ile olabiliyor bazen dostum küçükken hepimizin yaptığı bişi vardır hani. kağıdı minik parçalara ayırırız, bi kurşun kalemi saçlarımıza sürter sonra kağıtlara yaklaştırırız kağıtlar da kaleme doğru çekilir. elektrik olayı olabilir.
netenes

Re: Netenes'in Arşivi

Okunmamış mesaj gönderen netenes »

uhhh.. yoruldum koyacam diye, şimdilik bunları okuyun sonra bir kısım daha koyarım

optimist_21

Re: Netenes'in Arşivi

Okunmamış mesaj gönderen optimist_21 »

sagolasan qurban:)
Kullanıcı avatarı
ddemmahum
Mesajlar: 1533
Kayıt: 07 Şub 2009, 11:41

Re: Netenes'in Arşivi

Okunmamış mesaj gönderen ddemmahum »

E tamam güzelde bunları herkes biliyor..Arşiv paylaşmaya gerek yoktu hepsi sitede var zaten..
::Welcome to home Bruce::
SIRUZ
Mesajlar: 393
Kayıt: 31 Oca 2009, 21:34
Yaşadığınız İl: 30 Hakkâri
Burcunuz: Koç Burcu: 21 Mart-20 Nisan
Cinsiyetiniz: Belirtmedi

Re: Netenes'in Arşivi

Okunmamış mesaj gönderen SIRUZ »

bencede:D:D neyse emeğine teşekkür:D
netenes

Re: Netenes'in Arşivi

Okunmamış mesaj gönderen netenes »

:) telefondan cevap verecektim malesef bellek yetmedi :D adreslere bakarsanız sadece bu siteden olmadığını görürsünüz hatta arşivimin küçük bir kısmı bu siteden ama arka arkaya kaydettiğim ve en son bu sitedekileri koyduğum için size öyle gözükmüş ayrıca burada olsalar bile çok farklı yerlerdeler topladım koydum.Birde muhammed abi bir kezde muhalefet olma yav :D neyse hepinize iyi araştırmalar
criminal_1994
Mesajlar: 974
Kayıt: 23 May 2009, 00:33
Konum: Eskişehir

Re: Netenes'in Arşivi

Okunmamış mesaj gönderen criminal_1994 »

Kanka coşmuşsun.
"Cennette yaşamak üzere yaratılmıştık ve cennet bize hizmet etmek için düzenlenmişti. Sonra bir şeyler oldu ve yazgımız değiştirildi; cennetin yazgısında da bir değişiklik oldu mu, bu hiçbir yerde belirtilmiyor.." Franz Kafka

Cevapla

“Sizden Gelenler” sayfasına dön